Panelin açılışında konuşan ÇOMÜ Rektörü Prof. Dr. R. Cüneyt Erenoğlu, üniversitenin ve Çanakkale ili genelinde orman yangınları ile ilgili bilgilendirme-bilinçlendirme çalışmaları, yangınların önlenmesi ve yangınlara karşı hazırlıklı olma ve yangınlar sonrasında yapılması gerekenler konularının etraflıca araştırılıp, konunun uzmanlarından bilgiler edinerek, edinilen bu bilgilerin sürdürülebilir bir şekilde paylaşılması gerektiğini belirtti. Bu bağlamda Orman yangınları hakkında bilinmesi gerekenler ve mücadele konularında üniversite bünyesindeki akademik ve idari personel ile imkanların değerlendirilerek, iş birliği platformlarının kurulmasının, gerçekleştirilen bu panel ve çalıştaylar gibi organizasyonların düzenlenmesinin önemini vurguladı. Orman yangınları hakkında bilgilendirme ve bilinçlendirme amacı ile düzenlenen bu panelin ilerde yapılacak olan diğer çalışmalar ve çalıştaylar için de öncülük ederek bir temel oluşturacağını belirtti.
‘’Orman Yangınları Hakkında Bilinmesi Gerekenler’’ konulu panel Bayramiç Meslek Yüksekokulu Ormancılık Bölümü Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Emrah Tagi Ertuğrul moderatörlüğünde; Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi'nden Doç. Dr. Özdemir Şentürk, Isparta Uygulamalı Bilimler Üniversitesi'nden Doç. Dr. Mehmet Güvenç Negiz'in konuşmacı olarak katılımları ile Bayramiç Meslek Yüksekokulu bünyesinde Microsoft Teams uzaktan erişim platformu üzerinden gerçekleştirildi.
Panel konuşmacılarından Doç. Dr. Özdemir Şentürk, yaptığı teknik ve detaylı sunumda; öncelikli olarak Orman yangınlarının tanımı, türleri ve yangın davranışına etki eden faktörleri tanıttı. Yangına etki eden faktörler ve yangına müdahale edebilmek için bu temel konular hakkında bilgi edinmenin gerekli olduğunu belirtti. Orman yangınlarına etki eden mevsimsel sıcaklıklar, nispi nem durumunun %30’un altına indiği durumlarda ülkemiz genelinde hemen her yerde yangın çıkabileceğini belirten Doç. Dr. Özdemir Şentürk, Çanakkale özelinde yangınlarda rüzgârın çok etkili bir unsur olduğunu belirtti. Rüzgâr hızı yangının hızlıca yayılmasına neden olurken, rüzgâr yönünün de yangının yöneleceği alanı belirleyici olduğunu vurguladı. Yangın davranışına etki eden Hava Halleri-Yanıcı Madde Özellikleri ve Arazi yapısının özellikle ülkemiz özelinde yangın davranışı üzerine etkilerini tanıttı. Yangının yatay ve dikey yönlerde kesilmesine yönelik müdahale için orman blok yapısı arasında müdahale boşlukları (yangın emniyet zonları), su göletleri olması, taşlık kayalık alanlar ile uçurum yüksek aralıklı alanların önemi, diri örtü, orman yapısının sıklığı, eğim, arazi yapısı gibi etmenleri sıraladı. Devamında orman yangınlarını önleme, takip ve müdahale için kullanılan tesis (gözetleme kuleleri-su havuzları), araç-gereç ve makine ekipmanları (helikopter-uçak-insansız hava araçları-drone-hava fotoğrafları-uydu görüntüleri-kameralar) hakkında bilgiler vererek, teknolojik aygıtların ve gelişmelerin orman yangınlarını önleme, müdahale ve mücadele için kullanımının önemini belirtti. Orman Genel Müdürlüğü’nün sahip olduğu teknik personel ve ekipmanlar hakkında bilgiler vererek, teknik olarak yangına müdahale yöntemlerini ile söndürücü maddeleri tanıttı.
 Bunlara ek olarak Orman yangınlarına müdahale konusunda organizasyon şeması ve görev dağılımı olduğunu, konunun profesyonel ekiplerce çok ciddi bir şekilde ele alındığını vurgulayan Doç. Dr. Özdemir Şentürk, orman yangınlarına müdahale edecek gönüllü ekiplere OGM tarafından eğitimler verildiğini ve kişilerin OGM’ye başvurularak eğitimler alabildiğini belirterek, şimdiye kadar yüz bini aşkın sivil kişiye eğitim verildiğini belirtti. Dışardan yardım için gelen iyi niyetli yardımsever kişilerin zarar görmemesi ve istenilen yardımı eğitim almış kişiler olarak sağlayabilmeleri için gönüllü ekiplerin OGM tarafından eğitime alındığını belirtti. Ülkede orman yangınlarının çıktığı bölgeler ve alanlar, mevsimsel olarak yangın dönemleri, aylara göre yıllık yangın durumu ve yangınların sayıları ile etki ettiği alanların yüz ölçümleri hakkında bilgiler ve yangınlar ile ilgili uygulanan cezai hükümler hakkında bilgiler verildi.
Yangın sonrasında ne tür çalışmaların yapılacağına da değinen Doç. Dr. Şentürk, her alanın kendine özgü durumu olduğunu yapılacak tekrar ağaçlandırma yönteminin, doğal yollar ile veya ekim-dikim çalışmaları ile yürütüleceğine OGM bünyesindeki kadroların saha araştırmaları ve incelemeleri sonunda karar verdiklerini belirtti. Tekrar ağaçlandırma çalışmaları ile ilgili olarak Muğla-Bodrum ve Antalya-Adrasan örnekleri verildi. Son olarak daha önceden danışman olarak katkı sağladığı ‘’Antalya-Manavgat Yöresi Ormanları Tutuşma Riskinin Coğrafi Dağılım Modellemesi’’ adlı Yüksek Lisans Tez çalışmasının kapsamı, yöntemi ve önemini açıklayarak; Manavgat yöresi yangınları çıkmadan önce yaptıkları çalışmada elde ettikleri bulgulara dayanarak tutuşma riskli olarak işaret ettikleri noktaların maalesef yangına maruz kaldığını belirtti. Bu bağlamda akademik çalışmaların işaret ettiği riskli bölge, alan ve yörelerde yangına karşı önlemlerin alınması ve hazırlıkların yapılmasının gerekliliğini vurguladı. Doç. Dr. Özdemir Şentürk, paneli düzenleyenlere ve tüm katılımcılara teşekkürlerini sunarak sözlerini tamamladı.
Panele konuşmacı olarak katılan Isparta Uygulamalı Bilimler Üniversitesi Sütçüler Prof. Dr. Hasan Gürbüz Meslek Yüksekokulu Müdürü Doç. Dr. Mehmet Güvenç Negiz konuşmasına ‘’Yangın Kontrol Altına Alındıktan Sonra Yapılması Gerekenler’’ konusu üzerinden başlayacağını belirterek; Yangın alanlarının etütlerinin, yangın kontrol altına alınıp, tamamen söndürüldükten sonra yapıldığını ve akademisyenler olarak bu çalışmalara bilimsel olarak destek verdiklerini ve de bu çalışmaların kamuoyu ile paylaşıldığını belirtti. İçinde bulunduğumuz coğrafya olarak Akdeniz ve Ege bölgelerinde yanıcı özelliklere sahip Kızılçam ağacının yaygın tür olarak bulunduğunu belirterek, Kızılçam türünün deniz seviyelerinden başlayarak, sıcaklığın uygun olduğu bölgelerde 800-1000 metrelere kadar hatta yer yer 1100-1200m yükseltilere kadar yayılış gösterebildiğini belirtti. Yangın tipleri olarak örtü ve tepe yangın tipleri olduğunu belirten Doç. Dr. Mehmet Güvenç Negiz, örtü yangını sonrası arazide incelemeler yapılarak yaşamına devam eden bireylerin tespit edildiğini, kimi yerlerdeki tespit durumlarında teknolojik araçlar, hava fotoğrafları ve uydu görüntülerinden faydalanıldığını belirtti. Tepe yangınları için ise yanan ağaçların birebir tespitinin gerekliliği, yanan arazide tohum saçabilecek ağaçların belirlenmesi ve bırakılması gerektiği, tüm arazi ve ağaçların yanmış olduğu durumlarda ise gençleştirme çalışması yapılması gerektiğini belirtti. Teknik terimlerle yangın sonrası sahada yürütülebilecek çalışmalar kapsamında, sahada tıraşlama ve sahada teraslama yapılabileceğini, sahayı tohumlayabilecek sağlam ağaçlar kalmış ise; bu ağaçların korunmaları gerektiği, 1 vejetasyon süresi (1 yıl süre) sahanın doğal halinin takibinin yapılması gerektiği, sahada yeterince tohum kalmış ise doğal çimlenme gerçekleşme durumunun takip edilmesi ve doğal çimlenme gerçekleşebiliyor mu diye gözlem yapılması ve beklenmesi gerektiğini belirtti. Yetersiz çimlenmenin olduğu durumlarda yapay tohumlama veya ekim-dikim çalışmalarının yapılabileceğini, ancak yangın sonrası hemen yetişen yabani buğday ve arpa türlerinin temizlenmesi gerektiği, çünkü bu türlerin; baklagiller ve buğdaygiller olarak istilacı türler olduklarını ve sahada doğal olarak bulunan türlerin çimlenmesine engel olduklarını açıkladı. Bu istilacı türlerin, doğal olarak orada bulunan önceki ağaç ve bitki türlerinin güneş alımını engellediklerini belirten Doç. Dr. Mehmet Güvenç Negiz, Kızılçam türü için fidan haline gelmenin 1-1,5 yıl aldığını vurgulayarak, bu esnada yeterince çimlenme olmaz ise takviye tohumlama gerektiğini, çimlenme yine yetersiz kalır ise sahada yapay ekim ve dikim yöntemlerinin uygulanabileceğini belirtti.
Yangına maruz kalan sahalarda başarılı ekim-dikim uygulamalarının gerçekleşmesi için alanda doğal olarak bulunan türler ile devam edilmesi gerektiği, başka tür seçilecek ise o yöreye uygun yerli türler seçilmesi gerektiği örnek olarak da yangına görece dayanıklı Meşe türlerinin Kızılçam ile birlikte dikilebileceğini belirtti. Ancak kamuoyunda yaygın olarak zaman zaman dile gelen ve önerilen; yanan Kızılçam ağaçlarının ve ormanlarının yerine zeytin ağacı dikilmesi durumunun uygun olmayacağını belirterek, doğal tohumlama sonrası yeterli başarı sağlanamazsa, yangına dayanıklı türlerin seçilmesi gerektiği ve zeytin ağacı gibi doğal ortamı olmayan bireyleri aynı sahaya getirmenin uygun olmayacağını belirtti.
Yangına müdahale konusunda toplumun bilinçlenmesi için 2021 yangınları örnek verilerek, iyi niyetli olarak yangına müdahale ve yardım etmek için gelen yurttaşların ve bireylerin kimi yerlerde orman yangınına müdahale edecek olan ekiplerin yollarını ve geçiş trafiğini etkileyecek durumlara sebep olabildiklerini ve bu bağlamda yangına müdahale ile ilgili bilgilendirme toplantılarının yapılması ve sonrasında bu bilgilerin paylaşılması gerektiğini belirtti. 80 yılda yetişen 1 ağacın 1 saat içinde yok olabildiği bir ortamda; yangın olduktan sonra, yangın sırasında yapılacakları konuşmak çok önemli ama unutmayalım ki yangın konusunda yangın öncesinde yapılması gerekenleri bilmek ona göre hareket etmek çok önemli olacaktır. Bu konuda çalışmalar yapılmalıdır, diyerek sözlerine devam eden Doç. Dr. Mehmet Güvenç Negiz, doğal bir ormanın yok olması sonucunda tekrar eski haline gelmesi için doğal yollardan kendi eski haline gelmesi beklenmesi gerektiğini vurguladı. Diğer taraftan fiziksel anlamda; Orman yangını iyi bir şey olmasa da yangın sonrası topraktaki organik madde miktarının arttığı ve yangın sonrası doğal çimlenmenin beklenmesi gerektiği, takviye gerekiyor ise tohumlama çalışmaları yapılması ve yöreye ait doğal türlerin seçilmesi gerektiğini belirterek, bilimsel çalışmalara her zaman önem verilmesi gerektiğini ve yangın öncesi önlem alma çalışmalarına her zaman dikkat edilmesi gerektiğini vurguladı.
Panelin soru-cevap, yorum ve katkı bölümünde ÇOMÜ Ziraat Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Murat Şeker, yönelttiği soruda Kuzey Ege’ye özgü ve ekonomik değerli ürün sağlayan zeytin ağacı türünün yangın sebebi ile hasar görmüş alanlara kısmen ekim-dikim yapılması konusunda neler düşündükleri hakkındaki sorusunu konuşmacılara yöneltti. Soruyu yanıtlayan Doç. Dr. Mehmet Güvenç Negiz, vejetasyon ve yetişme özellikleri bakımından yöreye özgü zeytin ağaçları dikilse dahi hem tutma kabiliyeti hem de verim durumu açısından istenilen karşılıkları almanın zor olacağını belirtti. Kızılçam ağaç türünün de alanda birlikte yayılış gösterdiği bitki grubu ile birlikte olduğunu belirterek, aynı ortam ve bitki grubu bütünlüğünde zeytin ağaç türünün istenilen başarıyı elde edemeyebileceğini belirtti. Aynı soruya yanıtı ile katkı sağlayan Doç. Dr. Özdemir Şentürk, yaptıkları çalışmalarda hem orman yapısının yangına daha dirençli hale getirilmesi hem de gelir getirici türlerin bulunması açısından Zeytin, Keçi Boynuzu ve Defne gibi ağaç türlerinin yaptıkları çalışmalarda denendiğini belirtti.
Soru-Yanıt, yorum bölümünde bir diğer katkı da Bayramiç Meslek Yüksekokulu Laboratuvar Teknolojisi Bölümü Başkanı Doç. Dr. Başar Uymaz Tezel'den geldi, kendisi öncelikle panelin düzenlenmesinde emeği geçenlere teşekkürlerini sunarak, panelde paylaşılan bilgilerin çok önemli olduğunu belirtti ve devamında ‘’Orman Yangınları’’ konusunun, ‘’Ormanların Önemi-Korunması ve Orman Yangınları Hakkında Bilinçlenme ve Farkındalık’’ başlıkları ile bu  konunun öneminin gençlerde ve toplumda kavranması ve de yayılması için üniversitemiz özelinde başlayarak, yurt geneline yayılabilecek bir seçmeli ders hazırlanması konusunda öneri getirdi. Doç. Dr. Özdemir Şentürk, bilinçlenme konusunda bu önerinin faydalı olacağı ve katkı sağlayacağı bir öneri olduğunu belirtti ve teşekkürlerini sundu.
Doç. Dr. Başar Uymaz Tezel diğer bir öneri olarak da OGM’nin uygun göreceği bir takvimde hem öğrenciler hem de akademisyenler olarak yangınlarda hasar görmüş alanlarda ekim-dikim çalışmalarına destek olunabileceğini önerisini sundu;  öneri hakkında bilgilerini paylaşan Doç. Dr. Özdemir Şentürk, yangın alanlarında gençleştirme çalışmalarında profesyonel ekiplerin görev yaptığını belirterek, bu tür sahaların üretime yönelik değerlendirildiğini ve sivil katkıların daha çok hatıra ormanı gibi uygulamalarda tercih edildiğini belirtti.
Panel sonunda söz alan Bayramiç Meslek Yüksekokulu Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Emin Yakar, başta Rektör Prof. Dr. R. Cüneyt Erenoğlu’na, ÇOMÜ Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Murat Şeker’e, Biga Meslek Yüksekokulu Müdürü Öğr. Gör. Ertuğrul Bilgücü’ne, Dr. Öğr. Üyesi Emrah Tagi Ertuğrul’a, panele katılan tüm akademik, idari personele, öğrencilerimize ve ilgi gösteren tüm katılımcılara teşekkürlerini sundu. Meslek Yüksekokulu Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Emin Yakar, konuşmasını Dr. Öğr. Üyesi Emrah Tagi Ertuğrul, panel konuşmacıları Doç. Dr. Özdemir Şentürk ve Doç. Dr. Mehmet Güvenç Negiz’e verdikleri önemli bilgileri daha kapsamlı ve detaylı bir biçimde paylaşmaları için kendilerini Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi bünyesinde ağırlayarak, ilerleyen tarihlerde yeni organizasyon ve çalıştaylarda buluşma dilek ve isteklerini belirterek sonlandırdı. Panelin sonunda tüm katılımcılar yapılan organizasyonun çok önemli olduğunu ve verimli geçtiğini belirterek emeği geçen herkese teşekkürlerini sundular.

Haber Merkezi