Merkez Bankasının faiz kararını değerlendiren Altınbaş Üniversitesi Öğretim Üyesi, Ekonomist Doç. Dr. Atilla Çifter; ''Parasal ve kredi genişlemeleri de döviz kuru üzerinde baskı oluşturuyor'' derken, TCMB’nin faiz indiriminin Şubat 2023 ve sonrasında enflasyonun beklendiği kadar gerilememe riski taşıdığının da altını çizdi.
 
Geçtiğimiz Perşembe günü Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCBM)  Para Politikası Kurulu politika faizini 150 baz puan indirerek yüzde 10,50’e çekilmesine karar verdi. Açıklamada bir sonraki karar tarihi olan Kasım 2022’de benzer bir faiz indirimi sonrası, faiz indirim döngüsünün bu yıl için tamamlanacağı mesajını da verdi. Altınbaş Üniversitesi Öğretim Üyesi, Ekonomist Doç. Dr. Atilla Çifter, kurulun karar metninde enflasyonda kalıcı düşüşe kadar elindeki tüm araçları liralaşma stratejisi çerçevesinde kararlılıkla kullanmaya devam edeceğini de ifadesinin dikkat çektiğini söyledi.  Dr. Atilla Çifter, Aralık 2022 ve Ocak 2023’te baz etkisi ile enflasyonda gerileme yaşanacağını kaydetti. Bununla birlikte TCMB’nin faiz indiriminin Şubat 2023 ve sonrasında enflasyonun beklendiği kadar gerilememe riski taşıdığının da altını çizdi.
 
''Aynı dönemde dolar kuru 8,62 iken bugün 18,58 düzeyine geldi''
 
Doç. Dr. Atilla Çifter, TCMB’sının Eylül 2021’den itibaren, para politikası aracı olan politika faizini indirme yönünde kullanarak enflasyonla mücadeleye devam ettiğini belirtti. ABD Merkez Bankası olan Fed’in ise tam tersine politika faizini arttırarak enflasyon mücadelesi verdiğine değinen Doç. Dr. Atilla Çifter, Fed’in politika faizi Eylül 2021’de yüzde 0-0,25 iken Eylül 2022’de yüzde 3-3,25’e çıkardığını söyledi. TCMB’nin faiz indirimine başladığı Eylül 2021’de ise TÜFE yüzde 19,58 iken Eylül 2022’de yüzde 83,45’e çıktığına işaret etti. Doç. Dr Atilla Çifter, “Aynı dönemde dolar kuru 8,62 iken bugün 18,58 düzeyine geldi. Enflasyonda ve döviz kurundaki yükselişte enerji fiyatları gibi yurt dışı faktörlerin etkisi olsa da TCMB’nin politika faizini indirmesi yurt içi faktör olarak öne çıkıyor.” şeklinde konuştu.
 
''Parasal ve kredi genişlemeleri de döviz kuru üzerinde baskı oluşturuyor”
 
Merkez Bankası’nın elindeki kullanılabilir net rezervin sınırlı olduğunu ifade eden Doç. Dr. Atilla Çifter, “Ayrıca faiz indiriminin döviz kuru üzerindeki etkisini durdurabilmek için piyasaya döviz satışı ile müdahale ediyor. Parasal ve kredi genişlemeleri de döviz kuru üzerinde baskı oluşturuyor.” açıklamasını yaptı. Türkiye’nin risk pirimi olan 5 yıllık kredi temerrüt swaplarının ise 755 ile çok yüksek bir seviyede olduğuna değinen Çifter son olarak, faiz indirimin gelecek ay da devam edeceği düşünüldüğünde, döviz kuru, enflasyon ve risk pirimi açısından negatif bir görünümün söz konusu olduğunu söyleyerek bitirdi.
 
 
Fakat Faiz Düşüreken Enflasyon Artmaya Devam Ediyor
Geçtiğimiz haftalarda T?ürkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan Eylül ayı enflasyon oranını yüzde 83,45 olarak açıklamıştı. TÜİK açıklamasına göre aylık enflasyon da yüzde 3,08 oldu.Açıklanan bu rakamlar ile Türkiye'de enflasyon son açıklanan verilerle son 24 yılın zirvesindeki yerini korudu. TÜİK'e göre bir önceki yılın aynı ayına göre fiyat artışının en yüksek olduğu ana grup ise yüzde 117,66 ile ulaştırma oldu.
 
Enflasyon En Fazla Enerji ve Akaryakıtta Yüksekliyor
Enflasyonda en çok artan kalem son dönemde enerji ve akaryakıt oldu. Akaryakıtın artmasında, ki sebepte dövizde ki rakamların yukarı çıkması, döviz özellikle dünya piyasalarında ticarette hakim olan para birimi olan ABD Doları, ile gerçekleşince, kış aylarına yakın ABD  dolarının TL bandında değer kazanmaya devam etmesi ve özellikle son dönömde dünyada yaşanan savaş dolayısyla gerçekleşen istikrarsızlık ile hakim oluyor.
 
Gülçin Akın