Türkiye tarihinin en büyük ekonomik krizini yaşıyor. Döviz rekor üzerine rekor kırıyor. Faizlerin indirilmesi ile beraber hızla yükselen döviz, enflasyonun artmasına da neden oldu. TÜİK yıllık enflasyonu yüzde 20 civarında açıklarken, gerçek enflasyonun yüzde 50’nin üzerinde olduğu bilinen gerçek. Hemen her gün bazen de günde birkaç sefer ürünlere zam geliyor. Bu zamlar karşısında vatandaşların alım gücü iyice düştü.
Her kesin bir sınıf fakirleştiği bugünlerde vatandaşların psikolojisi de bozuldu. Ekonomik kriz ve devamında oluşan sorunların vatandaşların üzerindeki etkilerini Uzman Klinik Psikolog Yağız Ata değerlendirdi.

Vatandaşların kendilerini güvende hissetmediğini ve buna bağlı olarak kaygı ve korku yaşadığını belirten Ata, “GÜVENDE HİSSETMİYORLAR VE BUNA BAĞLI KAYGI VE KORKU YAŞIYORLAR” Toplumsal anlamda zor zamanlar geçiriyoruz. Özellikle ekonomik anlamda, siz bunu nasıl görüyorsunuz sorusuna cevap veren Yağız Ata; ‘’Son zamanlarda sokak da, pazarda ve çarşıda dolaşırken insanların çok gergin ve kaygılı olduklarını gözlemliyorum. Temelde geçim sıkıntısı var. İnsanlar ev ihtiyaçlarını karşılamakta zorluk çektiklerinde bu durum psikolojik sağlıklarını olumsuz etkiliyor. Ailelerinin geçimlerinden sorumlu olan anneler ve babalar ekonomik olarak çocuklarının geleceklerini hazırlama noktasında güçlük yaşadıklarında bireysel psikolojik sağlıklarında ki bozulmalar aile içinde ve eşler arasında iletişim problemlerine sebep oluyor. Bu durumda aile içinde çatışmaları ve tartışmaları beraberinde getiriyor. Toplumu oluşturan biz insanların psikolojilerinin sağlıklı olması için beslenme, barınma, eğitim gibi ana ihtiyaçlarının karşılanması ve bu karşılama sonrasında kendilerini güvende hissetmeleri gerekiyor lakin insanlarımız ekonomik sebeplerden kaynaklı ana ihtiyaçları olan beslenme, barınma ve eğitim giderlerini karşılayamadıklarında kendilerini güvende hissetmiyorlar ve buna bağlı kaygı ve korku yaşıyorlar. Bu kaygı ve korku halleri de insanlarımızın yaşamlarını zorlaştırıyor.’
Piyasalarda dövizde yaşanan artış özellikle dolar bazlı artış vatandaşlarda, ‘’insanlarda mutsuzluğa ve bu mutsuzlukta sinirliliğe sebep oluyor.’’ diyen Yağız Ata; ‘’Doların artması ve doların artmasına bağlı olarak ekonomik sistem içerisinde ki alım gücünün düşmesi, ticaretin zorlaşması, esnafın dükkânını çevirememesi, öğrencilerin eğitim ve barınma ihtiyaçlarını karşılayamaması, yetişkinlerin özel harcamalarında kısıtlamaya gitmesi, emeklilerin maaşları ile geçinememesi gibi durumlar insanlarda mutsuzluğa ve bu mutsuzlukta sinirliliğe sebep oluyor. Mutsuzluk ve sinirlilik halinin tam anlamıyla düzelmesi ancak bu şartların iyileştirilmesi ile mümkündür ancak bu süreçte psikolojik olarak az etkilenmenin yolları; az haber izlemek ve dinlemek, ilgimizi başka alanlara yöneltmek, arkadaşlarımız ile sohbetlerimizde daha az ekonomiye yer vermek, yürüyüş yapmak, düzenli uyumak ve beslenmek gibi davranışlarda bulunabiliriz.’’ dedi.
 
 
GELECEK KAYGISI OLUŞTU
Ata, Türkiye'de özellikle gençlerin gelecek kaygısı yaşadığını belirterek şu değerlendirmelerde bulundu; “Toplumun her kesiminde ciddi anlamda kaygı ve endişenin hakim olması, kaygının ve endişenin bireysel sorunlardan değil toplumsal soruna sebep olan ekonominin zayıf olmasından kaynaklıdır. Ekonominin zayıf olması topluma ve bireylere psikolojik açıdan ciddi zarar vermektedir. İnsanlarda ki bu kaygı hali; kendini gergin, huzursuz ve panik halinde hissetmek, nefes darlığı, ağız kuruluğu yaşamak, kötü bir şey olacakmış gibi endişeli hali, kalp atışlarında yaşanan aşırı hızlanma, aşırı terleme, ellerde titreme hali, odaklanma, konsantrasyon problemleri, hazımsızlık sıkıntıları, kaygı duymayı tetikleyecek etkilerden kaçınma hali, uyku problemleri durumlara sebep olmaktadır.
Bu karamsar ve sıkıntılı durumdan da nasıl kurtulacağımız ve ne yapmamız gerektiği üzerine; ‘’İnsan beyni çok güzel yaratılmış, her şarta uyum sağlayabilen bir yapısı var. Bu uyumu arttırabilmek için dayanışmayı arttırmalıyız, belki bizim için önemsiz olacak bir ‘’merhaba, kolay gelsin, hayırlı işler’’ sözleri bile birçok kişinin gününün güzel geçmesine neden olacaktır. Bu süreçte SEN, BEN, O yok ! Hepimiz gücümüz ölçüsünde maddi ve manevi birlik içerisinde olmalıyız. Bu beraberlik ve dayanışma ruhu bizim güvende hissetmemize ve bu güvende olma duygusu ise daha sağlıklı düşünebilmemize sebep olacaktır. Hepimiz köylüsünden kentlisine, işçisinden memuruna bu psikolojik olarak zor günler geçirdiğimiz günleri yine milletimizin kendi çaba ve gayreti ile atlatacağız.
 
Bünyamin Nami Tonka