İlimizde korona virüs konusunda önemli açıklamalar ve uyarılar yaparak vatandaşa bilgi veren Prof. Dr. Alper Şener, 65 yaş üzeri için aşı uygulamasıyla ilgili tartışmayı yanlı ve yersiz olarak değerlendirerek, ‘’Aşılama karmaşasından çıkıp aşılanacak gruba odaklanmak lazım’’ dedi.

Çin’in Wuhan kentinde başlayıp tüm dünyaya yayılan ve ülkemizde 23 bin civarında kişinin hayatını kaybetmesine neden olan korona virüs can almaya devam ediyor. Aşı için büyük gelişmeler yaşansa da bilim dünyasında tartışmalar bitmiyor. Son olarak Çin’den gelen Sinovac aşısı ile ilgili önemli bir iddia ortaya atıldı. Korona virüse karşı uygulanacak Çin aşısında 65 yaş muamması bilim insanlarını ikiye böldü.

Gazete Duvar’dan Müzeyyen Yüce’nin haberine göre; Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, Çin'de üretilen Sinovac aşısıyla ilgili; 60 yaşın üzerinde hiçbir verisi yok bunun. Bu gruba bu aşıyı yapmak açıkçası tamamen bir kumar. Tutarsa tutar diye düşünülebilir. Yoksa onun dışında hiçbir veri yok. Sadece tek başına Çin aşısı alan biz varız’’ şeklinde çarpıcı bir söylemde bulundu.
Türk Tabipleri Birliği (TTB) Covid–19 İzleme Kurulu Üyesi Prof. Dr. Sinan Adıyaman, “60 yaş üzeri için bilimsel bir veri yok. Dolayısıyla bu aşı 60 yaş üzerine yapılamaz. Sinovac firması buna onay vermez. Bu grupta etkisini ve güvenilirliğini bilmediğin bir aşıyı nasıl yapacaksın. Şu an da Sinovac firmasının aşıya ilişkin oluşan endişeleri gideren bir açıklama yapması lazım. Sağlık Bakanlığı, muhtemelen Brezilya’daki faz3 çalışma sonuçlarını bekleyecek yoksa firma 65 yaş için uygulanmasına izin vermemeli” dedi.
Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Kayıhan Pala ise,’’Sürecin bilimsel bir perspektiften yürütülmesi lazım. Elimizde 60 yaş üstüne ilişkin bir bulgu yok. Bu bulgu olmadan 65 yaş ve üzeri kişilere gönül rahatlığıyla ‘Buyurun gelin, aşınızı yaptırın’ diyemeyiz’’ ifadelerini kullandı.

‘’YANLI VE YERSİZ BİR TARTIŞMA’’
Bilim dünyasındaki bu ikilik ise birçok vatandaşı tedirgin etti. Aşılamaya az bir zaman kala ortaya atılan bu iddialar ‘aşılamanın seyrini değiştirir mi?’ sorusunu akıllara getirdi. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Araştırma Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Alper Şener, aşıların 60 yaşın üzerine uygulanmaması tartışmasını yanlı ve yersiz bir tartışma diyerek değerlendirdi. Dr Şener, ‘’Bütün aşı çalışmalarını 18-29 yaş arasında yoğunlaşmasından kaynaklanıyor bu tartışma. Bu yanlı bir tartışma. Aslında bu tartışmayı açan bilim insanları da aşıların hepsinin ağırlıklı olarak bu hasta grubunda öncelikle denediğini biliyorlar. Dolayısıyla 60 yaş üstü deneyimler ağırlık olarak faz4 aşamasında yani yaygın kullanımla ortaya çıkan fazlardır. Aslında teknik olarak baktığınızda hiçbir aşı 60 yaşın üstünde denenmez, uygulanmaz. Neden? Basit bir mantığı var bunun; aşılara karşı oluşan bağışıklığın yanıtını ölçmek istiyoruz. Şunu biliyoruz ki 60 yaş yaş üstündeki bağışıklığın yanıtı her zaman için popülasyona göre beklenen oranın altında olur. Beklenen oranın altında olduğu için dolayısıyla kimse çalışmalarda aşısını o anlamda test etmek istemez. Dolayısıyla bu tartışma çok yersiz. Teknik olarak baktığımız ve bildiğimiz kullandığımız hiçbir aşı sahaya çıkmadan önce 65 yaşın üstünde zaten kullanılmamıştır’’ dedi.

60 YAŞ ÜZERİNDE BAĞIŞIKLIK DAHA KALICI VE UZUN
Söz konusu tartışmadan dolayı pek çok vatandaş aşılara karşı kafasında soru işaretleri yaratırken Alper Şener, ‘’Tedirgin olacak bir şey yok’’ şeklinde açıklama yaparak ‘’60 yaşın üstünde bu hastalığı geçirenlerde bağışıklık daha kalıcı ve daha uzun süreli oluyor. 60 yaşın üstündeki hasta grubunda daha yüksek bir bağışıklık tespit edildi. Antikor düzeyi olarak. Bunu da daha çok şuna bağlıyoruz; bazı grup hastalar hastalığı daha ağır geçiriyorlar. Hastalığı ne kadar ağır geçirirseniz bağışıklık daha kuvvetli’’ ifadelerinde bulundu.

‘’KİTABIN TAMAMINA BAKMAK LAZIM’’
Dr. Alper Şener tartışmalara bir kitap örneği vererek,  60 yaşın üstünde aşının uygulanması ile ilgili olan tartışmaların kitabın ortasında olan tartışmalar olduğunu dile getirdi. Şener, ‘’ Kitabın tamamına bakmak lazım. Kitabın tamamı ile yorum yapmak için daha erken. ‘60 yaşın üzerindeki bu aşı uygulanmamıştır, uygulamayın. Bu bir kumardır’ demek çok doğru bir yaklaşım değil. Çünkü hedef popülasyonumuz aslında bu grup yani hastalığın ağır seyrettiği, ölümün daha sık, yoğun bakıma yatışın daha sık görüldüğü bu grup. Bizim konsantre olmamız gereken konu; dünyanın geneli aşılama yaptı, biz daha aşılama yapamadık.  Bu tartışmalardan çıkıp bir an önce hangi aşı gelecekse sahada onu deneyimlememiz lazım. Deneyimlemediğimiz için baştan peşin hüküm doğru değil’’ şeklinde konuştu.

‘’İKİSİNİN DE AVANTAJI VE DEZAVANTAJI VAR’’
Aşıda iki seçenek var. Biri Çin’den gelen inaktif aşı yani eski usül yönetmelerle elde edilen aşı ve diğeri yeni teknolojilerle elde edilen Biontech benzeri aşılar… Hem bilim dünyası hem de vatandaşlar bu iki aşı arasında kalmış durumda. Hangi aşıyı tercih etme noktasında Alper Şener, ‘İkisinin de avantajı dezavantajı var baktığımızda. Avantaj dediğimiz tabi ki Biontech yeni teknolojiyle oluşan aşının koruyuculuğu ve kapsayıcılığı daha yüksek diğerine göre. İnaktif aşı maksimim yüzde 90 değerlerinde oldu ama yüzde 60 civarına ineceği tahmin ediliyor. Yeni teknoloji aşının yüzde 90’larda sabit kalacağı öngörüyoruz. Öbür taraftan ise yeni teknolojiyle uygulanan aşıların virüsü uzun dönemde nasıl bir etki oluşturabileceği ile ilgili hala tartışmalar var. Sadece Türkiye’de değil dünyada devam ediyor bu tartışmalar. En az 3 yıllık bir periyotta saha deneyiminden sonra net olarak yorum yapabiliriz diyen uzmanlar var.  Dolayısıyla öbür tarafta inaktif virüs aşısı yani Çin’den gelecek olan aşının içinde grip aşısı benzeri olduğu için içeriğindeki moleküllerle ilgili bir sıkıntı duyma ihtimalimiz ya da uzun dönemde sorun yaşama ihtimalimiz daha düşük. Çünkü biz aşıları deneyimledik, yıllardır uyguluyoruz biz grip aşısı benzeri aşıları. Yaklaşık 20 yıllık deneyimimiz var bu tip aşılarda. Dolayısıyla ikisinin de kendine göre avantajı ve dezavantajı var’’ dedi.

‘’ÖLÜMLERİ ENGELLEMENİN TEK YOLU DA AŞI’’
Aşının uygulanmasının belirli koşullarda gerçekleşmesini ifade eden Şener, ‘’Asfaltta arazi aracı sürmek gibi düşünmek lazım. Arazi aracının yeri arazidir. Normalde asfaltta kullanacağınız aracı arazide kullanırsanız bir hasar oluşturursunuz. Aracı kullanım endikasyonu çok önemli. Aşıyı da aynı şekilde düşünmek lazım; doğru yerde, doğru grupta, doğru dozda, doğru sürede uygulayıp izlemek gerekiyor. Bu bütün doğruları bir araya getirmek her zaman mümkün değil. Çünkü hala devam eden bir salgın var hala günde ortalama 200 kişi ölüyor. Bu ölümleri engellemenin tek yolu da aşı. Yasaklarla sokağa çıkmayla maskelerle mesafelerle bunu yeterince önleyemediğimizi gördük. Salgının başından beri her gün 100 civarında vatandaşımız ölüyor. Türkiye genelinde. Bunu bir an önce azaltmanın tek yolu aşıysa hangisine ulaşırsak bizim için en iyisi o’’ şeklinde ifade etti.

‘’AŞILANMIŞ HER BİR KİŞİ AŞILANMAMIŞ 3 KİŞİYİ KORUYACAK’’
 ‘’Aşıları bekliyoruz. Açıkçası Türkiye şartlarında aşısız bir normal hayata dönmek pek mümkün gibi görünmüyor’’ diyen Dr. Şener, ‘’Aşılamayı yaygınlaştırmadan, maskeyi mesafeyi ortadan kaldırmamız mümkün görünmüyor. Bizim hangi aşı daha iyi hangisi faz çalışması yapıldı yapılmadı tartışmalarından bir an önce uzaklaşıp sahada çalışmamız lazım. Sahada çalışmak derken neyi kast ediyoruz; aşının yaygınlaşması için çalışmaktan bahsediyoruz. İnsanları kafa karışıklığına sevk etmemiz lazım. kafa karışıklığını ortaya çıkaracak değil, ortak paydada buluşacak mesajlar vermemiz lazım. Ortak paydada buluşacağımız mesaj ne burada Türkiye’ye bir aşı geliyor, bu aşının etkinliği ve güvenilirliği gösterilmiş.  Bunun diğer kısmını biz  bilimsel anlamda tartışabiliriz saatlerce, günlerce, yıllarca… Ama bunu tartışırken de bir yandan da Türkiye’de her gün şöyle bir gerçek var;  sanki bir yolcu uçağı düşmüş gibi…
Her gün bir yolcu uçağı düştüğü zaman tartışır mısınız acaba uçakların kanadını kırmızıya mı boyasak, maviye mi boyasak? Düşünmeyiz. Dolayısıyla asıl amacımız uçakların güvenli inmesini sağlamak. Bu güvenli inmeyi de sağlayacak olan şey aşının yaygınlaşması ve  olabildiğince çok kişinin aşılanması. Çünkü olabildiğince çok kişinin aşılanmasıyla aşılanmış her bir kişi aşılanmamış 3 kişiyi koruyacak. Dolayısıyla aşılama karmaşasından çıkıp aşılanacak gruba odaklanmak lazım. Bu aşının yaygınlaşması için hepimizin çalışması lazım’’ dedi.

Muzaffer Cirtel