Tüm dünyada ve mart ayından beri Türkiye’de görülen çok sayıda insanın ölümüne neden olan Koronavirüs can almaya devam ediyor. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi  Araştırma Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Alper Şener , ‘’HES kodlarının aktif kullanımı ve denetimi şart, bence kolluk güçleri kimlik sorar gibi bunu sormalı. Karantinada olması gereken herkes dışarıda’’ dedi.

Koronavirüs hakkında Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi  Araştırma Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Alper Şener önemli  açıklamalarda bulundu.  Çanakkale’de son zamanlarda günlük vakaların 120’lerin üzerinde seyretmesinden sonra, virüs yayılımının azaltmak adına HES kodlarının aktif kullanımı ve denetiminin şart olduğunu söyleyerek, ‘’Bence kolluk güçleri kimlik sorar gibi bunu sormalı. Karantinada olması gereken herkes dışarıda’’ açıklamasında bulundu. Şener, ‘’PCR pozitiftik oranı arttı. Hızlı antijen testlerine geçmek lazım!’’ diyerek uyarılarda bulundu.

ŞENER SALGINI ANLATTI
‘’Şimdi hayal edin, salgın nasıl bir şey?’’ diyen Alper Şener, ‘’ Ateş, öksürük, nefes darlığınız var, iş arkadaşınız da Covid pozitif çıkmış. Durumunuz iyi kendi imkanlarınız ile acile gittiniz!  Acil de muayene sırası 3 saat sonra size geldi, BT çekildi. Akciğerde lekeler var. Bu arada daha da artan bir baskı hissi başladı ve kanda oksijen miktarınız düşük olduğu için yatarak tedavi almanız gerektiğine karar verildi! PCR örneği alındı ama sonuç belki bir ihtimal 5 gün sonra çıkacak dediler! Neden dediniz? KİT sıkıntısı başlamış! Doktor geldi yanınıza sizi şimdi yatıramayacağız çünkü yer yok dedi!  Yine kendi imkanlarınız ile eve döndünüz. Ama birden fark ettiniz size ilaç vesaire de verilmemiş! Hemen bir yakınınızı yolladınız; yanıt olumsuz- çünkü ilaçta kalmamış! Ve ateş düşürücü alsın, solunum sıkıntısı artar ise 112’yi arasın dediler! Nefes darlığınız arttı ve 112’yi aradınız, karşıdaki ses diyor ki bekleyenler arasında 92. Sıradasınız ortalama bekleme süreniz 45 dk! Hep filmlerde olur ya; ben yine de yazayım... Olayların yaşanmış gerçek kişi veya kurumlar ile alakası yoktur. Ancak, salgınlar afettir ve bu durumlara çok uzağız sanmayın... Sağlık sisteminin de bir kapasitesi var! Maskenizi takın, mesafenizi koruyun, ellerinizi temiz tutun ve mutlaka karantina ve izolasyon önlemlerine uyun!’’ diyerek uyarılarda bulundu.

KORONAVİRÜS PROFİLLERİNİ ANLATTI
Sahada gözlemlediği hasta profillerini de aktardı. 1.Korona Umarsız; bu hasta grubu hiç bir şeyi umursamayan ve “ Hocam şu karantina süresi benim için çok uzun, ben hep hızlı iyileşirim”,“ Sen öldürücü diyorsun ama, benim çevremden kimse ölmedi”,“ Hocam benim test pozitif çıktı ama ben inanmadım, bir daha yapalım”,“ Test sonucu bir gün sonra mı çıkacak? Hocam parasını verelim, benimkini hızlandırın” diyen genellikle hali vakti yerinde ve üniversite mezunları.
2.Korona Fantezik; bu hasta grubu hiç alakasız şikayetler ile poliklinik ve acilleri meşgul edenler. Bunu bazen işten kaçmak için yapıyorlar.“ Hocam korona ses ile bulaşır mı? Geçenlerde korona pozitif bir arkadaşım telefonda yüzüme hapşırdı”,“Kas ağrılarım hala geçmedi, normalde bench preste 90 kg basarım. Şimdi yapamıyorum. İki set ancak çıkıyor”,“Kontrol PCR’ım negatif çıktı, ama ben inanmıyorum, bu virüs hala içimde 3 ay geçti. Hissediyorum, damarlarımda dolaşıyor” diyen bazen korkmuş, bazen de suistimal edenler var. Bu suistimal ne yazık ki sağlıkçılarda da var. Korona testi negatif ve klinik uyumlu değil. Sırf o gün nöbeti rahat geçsin diye hastayı bir oraya bir buraya sevk edenler.
3.Korona Çaresiz; bu hasta grubu sadece çalışmak zorunda olan... Çalışmadığı o gün evine iaşesini temin edemeyecek olan. “ Hocam ben çalışmadığım gün açım, ne yapayım... Beni nolur az yatırın!”, “Hocam karantinaya uyayım ama bu çocuklara kim ekmek götürecek? Ben en azında açık havada çalışsam. Söz kimseye yanaşmam. Zaten rençberim, bizim tüm işimiz açıkta” diyecek söz bulamadıklarım.
4.Korona Bürokrat; tahmin ettiğiniz gibi üst düzey idareci veya yönetici...“ Tamam nefes darlığım var ama, benim bir sürü toplantımda vardı, evde alsam tedaviyi, gerekirse gider gelirim” ,“ İlaçlar bunlar mı? Tamam ben bir kaç kişiye sorayım; ona göre karar veririm içip içmemeye”,“ Benim çıkışımı çabuk yapar mısınız? Çok önemli bir toplantım var”,“ Şimdi boğaz sürüntümü aldılar, ama test yarın çıkacakmış. Benimkini öncelikli çalışalım. Bir takip edelim...”
5.Korona Çok Bilmiş; bu hasta grubu bir kaç şey okuyup gelen... İngilizce bilen...Google doktorları...yada branş dışı bir doktor yakını olup ona sürekli bir şey danışanlar.“ Hocam siz bunları verdiniz ama ben biraz araştırdım ve kafama yatmadı. İçmedim. Kontrole geldim.”, “Ya şimdi diyorsunuz ki, bu durum ilaçların yan etkisi değil...Hocam kusura bakmayın da Google öyle demiyor. Kendinizi biraz Update edin!”, “ Geçenlerde bu konu ile ilgili bir makale çıkmış; gerçi okumuşsunuzdur, belki... diyor ki...”, “ Yani tamam size güveniyoruz ama birde ABD’de yaşayan yengem var, rica etsem durumu birde ona anlatsanız, telefonda...ona göre karar verseniz...”,“ Hocam benim ilacımın dozunu şöyle yapsak, bir doktor arkadaşıma danıştım... O da benim gibi düşünüyor”
Aslında en tehlikeli grupta bu, sürekli enerjinizi tüketen ve iş yükünüzü arttıran. Telefonun ucundaki meslektaşlarımız ise genelde iyi niyetli ve çaresizlikten bir şeyler söylemek zorunda kalanlar.
Ama bir grupta var ki, virüs, epidemiyoloji, salgın kavramlarında uzak disiplinler olmasına rağmen atıp tutanlar. Şöyle diyeyim; ben ne kadar YouTube’dan izleyerek ameliyat yapabilirsem, sizde o kadar bir kaç makale okuyarak bu hastalıkla ilgili tedavi önerisinde bulunabilirsiniz’’ şeklinde konuştu.

‘’SEMPTOMU OLAN ÇOCUKLAR OKULA GÖNDERİLMEMELİ’’
Geçtiğimiz günlerde bakanlık kararıyla çoğu sınıf yüz yüze eğitime başladı. Okulların yüz yüze eğitime açılmasını değerlendiren Şener,’’ Şüpheli semptomu olan çocuklar okula gönderilmemeli ve sınıfta kontrol edilmeli, gerekli ise ayırılmalı ateş, öksürük, burun akıntısı. Konuşma sesi ve diksiyon virüs saçılımını arttırıyor... Eğitimde öğrencilere sükut, hocalara düşük sesle konuşma dönemi başladı... Yüksek sesle konuşmak saçılımı 50 kat arttırıyor. Sınıflarda oturma düzeni seyrek olmalı, ders süresi 30dk'yı geçmemeli, aralarda sınıf havalandırılmalı, maske ve mesafe ve el hijyeni vazgeçilmezler. Teneffüslerde dönüşümlü planlanmalı, tüm öğrenciler aynı anda kantin vs alanlara geçmemeli. Her türlü tören ve protokoller ertelenmeli-bayrak töreni vs. Örneğin, 24 kişilik sınıfta bir kişi enfekte ise yaklaşık 2 saatte 12 kişi enfekte oluyor. Ama havalandırma, seyrek oturma,  ders süresini kısaltma ile bu kişi sayısı sadece bir oluyor’’ şeklinde konuştu.

‘’VİRÜS GÜNEŞ IŞIĞINDAN OLUMSUZ ETKİLENİYOR’’
Kış aylarında vakaların artma sebebine değinen Şener, ‘’Her ne kadar çok tartışılsa bile simülasyonlara göre virüs güneş ışığından olumsuz etkileniyor...8-19 dk'da enfeksiyon yapma kapasitesini kayıp ediyor,..MedicRes 2020'de Covid 19 oturumlarında konuştuk. Virüs olasılıkla, kışın ve yazın farklı dinamikler ile yayılıyor...yazın= damlacık...çünkü dış ortam ısısı - vücut ısısı yakın...kışın  eşittir aerosol. Çünkü dış ortam ısısı düşük, yoğunlaşma oluyor ve aerosol halinde havada kalıyor’’ dedi.

‘’KLİMA İLE HAVA SİRKÜLASYONU TEHLİKELİ’’
Kapalı alanlarda havalandırmanın çok önemli olduğunun altını çizen Şener, önemli uyarılarda bulunarak, ‘’Kapalı alanda, klima ile havalandırma yapılan bir restoranda bir kişi enfekte. Aynı alanda 4.5m mesafede kişiler enfekte oluyor. Sebep klima ile sirkülasyon. Kapalı alanda klima ile hava sirkülasyonu tehlikeli’’ dedi.

‘’ARTIK NORMAL HAYATINIZI UNUTUN’’
Artık normal hayatınızı unutun, yaptığınız her şeyi ötelemeniz gereken bir döneme girdik’’ diyerek çağrıda bulundan Şener, ‘’Bu virüsü aldığınız zaman %80 ihtimalle hafif atlatabilirsiniz... Hiç bir hastalığınız yok ve 40 yaş altında iseniz. Ağır geçirenlerin oranı %20, ölüm oranı %4. Ağır geçirenlerin %50’sinde yoğun bakım ihtiyacı oluyor. Yani solunum cihazına bağlanıyorsunuz. Yoğun bakımdan çıkma ihtimaliniz( olasılık -bu hastalık için) <%10. Hastalıkta kronikleşme ve sekel tanımlandı. Ama oranı henüz bilinmiyor. En çok akciğer, kalp ve beyinde hasar bırakıyor. Hasta sayısı arttıkça hastanelerde yer ve size hizmet verecek sağlık personeli bulamayacaksınız; çünkü sağlık personeli de insan ve hastalanıp ölüyor. Kendinizi koruyun, ülkenizi korur gibi. Nasıl olsa geçireceğim diye düşünmeyin... Oldu da bitti maşallah gibi değil bu hastalık’’ şeklinde ifade etti.

EN GÜVENİLİR SEYAHAT UÇAK
Alper Şener, koronavirüs sürecinde bulunduğu yerden başka bir yere gitmek zorunda kalan vatandaşlar için en güvenli ulaşım aracının uçak olduğunu belirterek, ‘’ Yolculuk açısından en güvenilir uçak. Uçaklarda HEPA filtre, temiz ( dış ortam havası) ve üstte üfleme, zeminden exhaust var. Uçak ile seyahat; tren ile seyahatten daha güvenli ve sınıf, ofis gibi kapalı alandan da güvenli bulunmuş’’ dedi.

Muzaffer Cirtel