Pandemi döneminde koronavirüs ile yaptığı açıklamalarla vatandaşlara yön veren Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Alper Şener, okulların açılmasına kısa süre kala önemli uyarılarda bulundu.
 
Bu yıl dünyanın başına bela olan ve can almaya devam eden koronavirüs nedeniyle okullara ara verilmişti. Okulların önümüzdeki ay kapılarını tekrar açması bekleniyor. Okullar açılmadan önce Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Alper Şener, önemli açıklamalarda bulundu. Şimdiye kadar koronavirüs ile ilgili yaptığı bilgilendirmelerle takdir toplayan Şener, şimdi okullar açılmadan önce ve açıldıktan sonra yapılması gerekenleri açıkladı.
Şener şu açıklamalarda bulundu; “'Okulların Açılması ile İlgili- Amerikan Pediyatri Akademisi Önerileri. Çocukların fiziksel olarak okulda eğitim almasını destekliyoruz. Okula ulaşımda servis dışı bireysel ulaşım önerilir, bunun sağlanamadığı şartlarda öğrencilerin-maske/yüz koruma ile taşınması esastır. Okullara girecek veli, öğretmen trafiği ve denetimi şarttır. Bunların gereklilik hali dışında okula girişine izin verilememelidir. Ofis, fotokopi vb kapalı alanda mutlaka maske zorunludur. Metre kare yoğunluk (sınıf başına 10-15 öğrenci) ve sosyal mesafenin korunabildiği durumlarda kapalı alanda (6 feet- 1,8m) siperlik/maske takılmalıdır. Sınıflarda deskler arası 6 feet (1,8m) ise içeride de öğretmen deski arasında bariyer var ise; siperlik kullanılmayabilir.
OKUL ÖNCESİ İÇİN
Yüksek öncelikli önlemler; açık alan aktivitesi tercih edilmesi, kohortlama (yaş grubunu ayırma), ziyaretçi kısıtlaması. Düşük öncelikli önlemler; siperlik uygulaması, toplu sınıf etkinlikleri
İLKOKUL
Yüksek öncelikli önlemler; maske/siperlik uygulaması, sıralar arası 3-6 feet (1-2m) mesafe, kohortlama (yaş grubuna ayırma), dış mekan aktivitesi planlama. Düşük öncelikli önlemler; sınıftaki öğrenci sayısını kısıtlama, sınıf etkinliklerinin kısıtlanması
ORTA OKUL-LİSE
Yüksek veya düşük öncelik yok. hepsi aynı statüde. 6 feet (1,8m) sağlanamadığı durumda maske/siperlik, kapalı alanda egzersiz yapmama-şarkı söylememe, sıralar arası 3-6 feet (1-2m mesafe), öğrencileri farklı zaman dilimlerinde eğitime dağıtma; sınıfları sabit tutma ve öğrenmen rotasyonu yapma, dış mekan aktivitesi planlama ve öğretmen mesafesi konusunda eğitimci denetimi ve takibi
.Genel önlemler, yemek alanlarının ve ders aralarının dönüşümlü olması, el hijyeni alanları oluşturulması, ziyaretçi kıstılması, okul servisi var ise şoförün maske/siperlik kullanımı sağlanması, olabildiğince doğal havalanma (cam açılması ) tercih edilmesi, yüzey temizliğinde genel önlemlere uyulması, ateş ölçümü gibi genel tarama metodlarına ancak kalabalıklaşmama şartı ile başvurulması, daha çok ebeveynlerin COVİD19 hakkında bilgilendirilerek olası durumda çocuğun okula gönderilmemesi konusunda farkındalık yaratılması...
Yüz maskesi kullanımı...2 yaş altında ve nefes alma sorunu olanların kullanması önerilmez. Mesafenin korunabildiği alanlarda ve kişilerde kullanımı pratik değildir, özellikle okul öncesi ve ilkokul dönemindeki uygulama zorluğu ve çapraz bulaş göz önüne alındığında diğer önlemler daha güvenli durmaktadır. Maskeni tak, mesafeni koru, ellerini temiz tut...kalabalıkta, kapalı alanda temastan kaçın.”
 
MASKE ÖNEMLİ
 
MASKENİ TAK, MESAFENİ KORU, ELLERİNİ TEMİZ TUT
 
Virüsten kurtulmak için vatandaşlara önerilerini sıralamaya devam eden Şener, maske ve kişisel temizliğe dikkat çekti. Şener, “Salgın bizi kontrol etmediği zaman kazanırız. Neden önlemler alıyoruz? Ölüm oranlarını azaltmak için. Türkiye şuan da en düşük mortaliteye sahip üç ülkeden biri. Sağlık hizmeti aksamaması için. Geriye dönük baktığımızda salgın süresince sağlık hizmetine ulaşımda ve kalitesinde bir aksama olmadı. Kritik hasta bakımının özellikle yoğun bakım yataklarında tıkanmaya yol açmaması için. yoğun bakım yatak sayısında tıkanma olmadı. Seyahat yasağı, sokağa çıkma yasağı. Dolaşan virüs yükünü azaltmak/ hasta sayısını düşürmek için. Geriye dönük bakıldığında özellikle sokağa çıkma yasakları ve seyahat yasağı en etkili olanlar gibi duruyor. Çünkü bu önlemlerden sonra vaka sayısında ciddi düşüş olmuş. Önlemler ne kadar etkin ve gerekli?...en tartışmalı kısım burası. Çünkü kısıtlamalar ile doğal bağışıklığı kontrol altına almak istiyorsunuz- ölüm ve hasta yükünü azaltmak için. Ama serbest bıraksanız bile istediğiniz oranda toplumun genelinde bağışıklık var mı? Yasakları uygulayan ülkelerde bağışıklık oranları yüzde 2,5-5 arasında uygulamayanlarda yüzde 15’lerde. Geriye her durumda çok duyarlı bir grubumuz var. Bu da olası ikinci, üçüncü, dalgalarda hasta sayınızın yüksek olacağı anlamına geliyor. Önlemler devam ettikçe diğer sağlık sorunları ( özellikle 65 yaş) ve işin ekonomik yönü ağır basıyor. Ardından psikolojik ve sosyolojik dengeler alt/ üst oluyor. Bunları düşünmeden bir salgını kontrol altına alamazsınız.  Tüm bu faktörleri düşünerek sahayı iyi okuyarak karar vermek lazım. Sahadan kişisel gözlemlerim; Hastalık tablosu artık daha hafif seyrediyor, tanı alan hasta sayısı azalıyor, test yüzde pozitifliği oranı ispatı, salgın süresince çalışan sağlık personelinde yavaş yavaş tükenmişlik başladı. Salgın nedeniyle çalışamayan, dışarı çıkamayanlarda artık ikincil sağlık sorunları, tedavi aksaması ve psikolojik- sosyolojik sorunlar baş göstermeye başladı.  Sonuç çok zorlu bir süreci atlattık. Devamın da dengeleri gözeterek planlama yapmak gerekli. Bisiklete binmek gibi hızlı giderseniz savrulursunuz yavaş giderseniz devrilirsiniz.”
 
TOPLUMSAL TARAMALAR YAPILMALI
 Doç. Dr. Alper Şener,  ikinci dalga hakkında değerlendirmelerde bulunarak, “Sıfır hasta.. Buna ulaşılması mümkün ama sürekli böyle kalması imkansız, yani virüsün geldiği yere- yarasaya dönmesi lazım. Geçirdiği değişim ile kendini “imha” etmesi veya bulaştırıcılığını kayıp etmesi de olası. SARS gibi. Toplumsal bağışıklık kazanma oranları çok düşük- yüzde 2,5 -15 arasında bu hız ile yıllar alabilir. Aşı çalışmaları devam ediyor. Önümüzdeki 15 gün boyunca günlük vaka sayılarında düşüş olmaz, plato devam eder. Yaz boyunca da böyle kalır ise birinci ve ikinci dalga iç içe geçecektir. Seyahat yasağı kalkması ile Çanakkale gibi vaka sayısı az olan illerin işi zorlaşıyor. Buralarda yeni mini pikler göreceğiz. Buda Türkiye genelinde hasta sayısına yansıyıp platoda aralıklı sıçramaya sebep olacaktır. UV düzeyi ve UV yansımaları ile mevcut hipotezlere uymayan bölgeler görülmeye başlandı. Hastalık yükü ve virüs fazla olduğu için geçici olduğunu düşünüyorum. Havada UV tutan partikül fazlalığı da etkili olabilir.(Katar gibi) Gizli bulaştırıcıları tespit etmek için, hastalığın yoğun olduğu yerlerde toplumsal taramalar yapılabilir. Hastalığın az olduğu yerlerde Çanakkale atık su- kanalizasyon taraması ile erken uyarı sistemi oluşturulmalıdır”
 
Yeni normal hakkında bilgi veren Şener, “Yeni normal seçenekleri; Sadece 15 genomu olan bir virüsün dünyayı bu kadar değiştirmesi mümkün mü? Kimse bu salgının 6 yıl yada 60 yıl iz bırakacağını söyleyemez ama değişimler var. Mesela Öğrenme hızı çok değişti; ortalama bir çalışmanın 17 yıl sistemde ilgi çektiğini biliriz. Bu dönemde süre haftalara indi.  Standartların değeri ortaya çıktı. Klinik yaklaşımlar veya klinik özerklik artık pek mümkün değil gibi çünkü sonuçları kötü. Sağlık alanında iş gücünün korunmasının önemi ortaya çıktı. Fiziksel ve psikolojik olarak sağlıklı bir iş gücü olmadan, mükemmel sağlık hizmeti mümkün değildir. Sanal sağlık hizmeti neden olmasın? TELETIP ilk başta Hipokrat’tan beri yüz yüze hasta gören hekimlere çok tuhaf geldi ama bunun mümkün ve gerekli olduğunu gördük. Salgın, Halk Sağlığı anlamında tehditlerine hazırlığın zayıf olduğunu gösterdi...(ABD için) Sağlık alanında eşitsizliği bize gösterdi; Chicago’da nüfusun  yüzde 30’u Afro- Amerikalı ama ölümlerin yüzde 68’ini oluşturuyor. Wisconsin’de nüfusun yüzde 6’sı Afro- Amerikalı ama ölümlerin yüzde 50’sini oluşturuyorlar. ABD ve küresel olarak en önemli sorun; artık sağlam- cömert -adaletli bir sosyal güvenlik sistemi gereklidir. Bu insan sağlığı ve refahı için şimdiye kadar yapılabilecek herhangi bir aşı veya mucize ilaçtan daha fazlasını başaracaktır. Sağlık hizmetini alanlarda- sıradan vatandaşta bilinçlenme gerçekleşmeden; şüphe hep olacaktır ve buda belirlenen önlemlere uyumu azaltmaktadır. Her şeyden de önemlisi ABD’de sağlık alanında refah ve erişim fırsatlarının adil ve eşit bir şekilde yeniden dağıtılmasının zamanı değil midir? Bu virüs ve sıradakiler buna bir yanıt bekliyor? Sağlık sisteminin sağlamlığı test edildi, onaylandı” dedi.
 
UYUM SAĞLADIĞIMIZ SÜRECE SAĞLIKLI VE KOVİD-19’SUZ GÜNLER ÇOK YAKIN
 
 
Normalleşme sürecinde dikkat edilmesi gerekenleri yineleyen Şener, “Maske bir bariyerdir, geçirgenliğinde bu kadar takıntıya gerek yok. Geçirgenlik-FFP3 (N99) veya FFP2 (N95) olup olmaması sadece sağlık personelinin 1 metreden  yakın işlem yapacağı zaman önerilir. Yani normalde hastanede bile hastaya yakın işlem yapmıyorsak cerrahi maske takıyoruz. Nano maske/ bez maske- tek dezavantajı burun bandı olmaması. Yıkanabilmesi avantaj. Cerrahi maske- burun bandı var, tek kullanımlık- ıslandığı anda değişmeli- kolonya vs ile dezenfekte olmaz...yıkanmaz. Sosyal mesafe/ fiziksel mesafe durağan durumda 1.5-2metredir, hareket anında 3m’de tutmakta yarar var. Açık alanlar güvenilir. Bence park, bahçe, sahil gezilebilir olmalı. Çünkü hareketsiz kalmanın başka sağlık sorunlarına da sebep olduğunu unutmayalım. Piknik alanları-Sahil ve plajlar için düzenleme yapmak lazım. Mesafe 1.5-2 metre olmalı. Yapılamadığı yerde perde gibi bariyer. Güneşlenmek iyidir, D vitamini. Bir süreliğine kır düğünü modası olacak gibi. Bunlara uyum sağladığımız sürece sağlıklı ve kovid-19’suz günler çok yakın” diye konuştu.
 
Mehmet Kuzey