Maden alanında en zengin ülkelerden biri olan Türkiye’de 60 çeşit maden üretiliyor. Dünya genelinde ise 90 civarında maden üretimi yapılıyor.
 
İnsan ve toplum hayatında vazgeçilmez bir yer tutan “Madencilik” sektörü, tarih boyunca gelişmiş ülkelerin sahip oldukları teknoloji ve refah düzeyine ulaşmalarında en etkin rol oynayan faktörlerden biri. Madencilik, özellikle tarım ile birlikte toplumların hammadde ihtiyaçlarını sağlayan iki temel üretim alanından birisi konumunda.
 
Ülkemizin karmaşık jeolojik ve tektonik yapısı çok çeşitli maden yataklarının bulunmasına olanak sağlıyor. Günümüzde dünyada yaklaşık 90 çeşit madenin üretimi yapılmaktayken ülkemizde 60 civarında maden türünde üretim yapılmaktadır. MTA verilerine göre, dünyada 132 ülke arasında toplam maden üretim değeri itibarıyla 28’inci sırada yer alan ülkemiz, maden çeşitliliği açısından ise 10’uncu sırada bulunmaktadır.

Başta endüstriyel ham maddeler olmak üzere, bazı metalik madenler, linyit ve jeotermal kaynaklar gibi enerji ham maddeleri açısından ülkemiz zengindir. Dünya endüstriyel ham madde rezervlerinin % 2,5’i; kömür
rezervlerinin % 1’i; jeotermal potansiyelinin % 0,8’i ve metalik maden rezervlerinin % 0,4’ü ülkemizde bulunmaktadır. Ülkemizin zengin olduğu madenler arasında ise ilk sırayı dünya rezervlerinin % 72’sini oluşturan bor mineralleri almaktadır. Ancak, birkaç maden dışında dünya ölçeğindeki rezervlerimiz kısıtlıdır.

Dünyada üretimi ve ticareti yapılan 90 çeşit maden ve mineralden 13’ünün ekonomik ölçekteki varlığı ülkemizde henüz saptanamamıştır. Ülkemiz 50 çeşit madende kısmen yeterli kaynaklara sahipken, 27 maden ve mineralin günümüzde bilinen rezervleri ve kaliteleri, ekonomik madencilik için yetersizdir.

Ülkemizin, maden kaynakları ve çeşitliliği bakımından kendi kendine kısmen yeterli olan ülkeler arasında yer aldığı söylenebilir.

Türkiye’de bulunan zengin mineral kaynaklar arasında; bor tuzları, barit, jips, lületaşı, mermer, diyatomit, perlit, manyezit, stronsiyum tuzları, sepiyolit, fluorit, kireçtaşı, pomza, sodyumsülfat, zeolit, profilit, kuvars-kuvarsit, linyit, feldspat, kayatuzu, olivin, doomit, siliskumu, altın, bentonit, trona, asbest, kalsit ve zımpara taşı önemli mineral kaynaklar arasında; kaolen, karbondioksit, krom, molibden, boksit, nefelin siyenit, civa, NTE, diatomit, Tras, antimuan, toryum, alünit, kum-çakıl, gümüş, turba, tuğla toprağı, volfram sayılabilir.

Türkiye’deki yetersiz mineral kaynakları arasında ise bakır, manganez, grafit, boya toprakları, kurşun, alüminyum, maden kömürü, zirkon, çinko, arsenik, talk, titan, demir, kükürt, mika, nikel, fosfat, kil mineralleri sayılabilmektedir.

2017 Yılı Maden Sektörü İhracatı 2016 yılına kıyasla %24 artış ile 4,7 Milyar USD olarak gerçekleşti. 2018 yılı Türkiye ihracat hedefi 170 Milyar Dolar Maden Sektörü hedefi ise 2017 yılına göre %20-25 artış ile 6 Milyar Dolardır. 2023 yılı Maden Sektörü hedefimiz olan 15 milyar USD olup bu hedefe ulaşmak için her sene %20-25 artış sağlanması gerekmektedir. En büyük pazarımız olan ve Ocak- Aralık 2017 döneminde 1,7 milyar dolar ile sektör ihracatımızın %36’sını gerçekleştirdiğimiz Çin’e olan ihracatımız geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre miktar olarak %24, değer olarak ise %23 artmıştır. Gümrük ve Ticaret Bakanlık’ın verilerine göre 2018 Ocak ayı dış ticaret verilerine göre dış ticaret açığı %108.5 artarak 9.06 milyar dolar oldu. Bu sert artışta enerji ithalatının yanı sıra Ocak ayında en çok artış yaşayan ve altın içeren kıymetli veya yarı kıymetli taşlar, kıymetli metaller, inciler, taklit mücevherci eşyası, metal paralar ithalatı (yıllık bazda %363.3 artarak 2.37 milyar dolar seviyesinde) etkili oldu. Bu durum altın ithalatının henüz altın ihracatına dönüşmediğinin işareti olarak yorumlanıyor.


Kaynak: Haber Merkezi