Eceabat Belediye Başkanı Saim Zileli, ilçede devam eden koronavirüs çalışmaları hakkında bilgi vererek, “Bizde mevcutta sosyal yardımlaşmadan yardım alamayan, özellikle başvuru yapıp da yardım çıkmayan, sigortası olup iş yeri kapanan ama şuanda sıkıntı çeken gündelik işçilere belediye olarak ciddi bir şekilde yardımımız var. Bu yardımların hiçbirini Eceabat Belediyesi’ne ait araçlarla yapmıyoruz. Çünkü bizim örf ve adetimizde yapılan yardımın gözükmemesi lazım” dedi.

Çin’in Vuhan kentinde ortaya çıkan koronavirüs Türkiye’de etkisini kaybetmeye başladı. Sağlık Bakanlığı tarafından açıklanan verilere göre iyileşen hasta sayısı, pozitif yeni vaka sayının geçmiş durumda. Verilerde yaşanan olumlu tablonun ardından normalleşme süreci başladı. Eceabat Belediye Başkanı Saim Zileli, ilçede koronavirüs ile ilgili alınan tedbirler hakkında açıklamalarda bulundu. Saim Zileli, “Koronavirüsün ülkemizde görülmeye başladığında yanımızda Dünya Sağlık Örgütü’nde uzun yıllar görev yapan Bedirhan Üstün  vardı. Böyle bir danışmanımızın olması çok büyük avantaj oldu. Hocamın bu konudaki tecrübesi dünya çapında. Şuanda en ufak bir şey olduğu zaman hocamıza soruyorum. Onun bilgi birikiminden faydalanırsak çoğu önlemi almış oluyoruz. Bu yönden şanslıyız. Türkiye’de koronavirüs ile beraber hiçbir şeyin stabil hali yok. Özellikle fiyatların stabil hali yok. Bunun önüne geçmeye çalışıyoruz. Tüm marketlerin satış fiyatını alıyoruz. Aynı zamanda pazarda her tezgahçının satış fiyatlarını alıyoruz. Karşılıklı mukayese ediyoruz elimizde bir veri olması açısından. Yaklaşık 6’ıncı pazarımız. Her birinin envanteri var. Şuanda Pazar yüzde 5 gibi marketlerden daha ucuz. Bazı kalemlerde ise bu rakam yüzde 10-20’e kadar çıkıyor. Mevsimsel pazarların fiyat düşüklüğü şuan için uygun değil. Çünkü bu yıl daha önce hiç  belli olmayan bu korona vurmamıştı. Koronadan kaynaklı olduğunu düşünüyorum. Zaman içinde bu fiyatlarında oturacağına inanıyorum” dedi.

VİRÜSÜN SÜREKLİ MUTASYONA UĞRAŞMASI GİBİ BİR DEĞİŞKENLİK VAR
İlçede devam eden dezenfekte çalışmaları hakkında bilgi veren Zileli, “Hükümetin aldığı kararlar 11 Mart itibariyle başladı. Biz Mart itibariyle dezenfekteyle ilaçlama işine başladık. Bu çalışmayla ilgili bilir kişi olarak Hacettepe Üniversitesi’nin hijyen yönetmeliğini okuduk. Yönetmelikte hangi ameliyathanelerde hangi oranda kullanılıyor, açık alanlarda ne kadar kullanılıyor, hastalık nerden bulaşıyor gibi konulara dikkat ettik. Bununla beraber ilaçlamayı kendimiz yaptık. Özellikle kapı kolları, temas edilen yerler. Çünkü virüsün sürekli mutasyona uğraşması gibi bir değişkenlik var. Havayı dezenfekte edipte, kimyasal malzemelerle, toksitlerle doldurmanın bir anlamı yok.  Kapı kapı, ev ev  özellikle yoğun olarak kullanılan yerlerde dezenfekte işlemlerini yapıyoruz. Aralıklarla devam ediyoruz. Bu virüsün hangi meta grubundan ne kadar yaşadığını bilmek lazım. Maske konusunda ilk zamanlarda sıkıntı vardı. Biz maskeleri kendimiz diktik. Maskeleri çift kat diktik. Çünkü  maskelerin içine normal kimyasal koruyucu olarak geçen karbonat koyabiliriz güvenirliliği artırmak için. Bu maskeler ütüyle tekrar steril hale getirilebilir” şeklinde konuştu.

SIKINTI ÇEKEN GÜNDELİK İŞÇİLERE BELEDİYE OLARAK CİDDİ BİR ŞEKİLDE YARDIMIMIZ VAR
Sosyal Yardımlaşma Vakfı tarafından yapılan yardımların önemli olduğunu söyleyen Zileli, “Sosyal Yardımlaşma Vakfı  daha önceki yıllardan bilgi birikimine dayanılarak iyi bir fizibilite yapmış. Son dönemde koronavirüs ile beraber doğal olarak sosyal yardımlaşmanın da ön göremeyeceği şekilde kafelerin kapanması, gündelik çalışanların işsiz kalması gibi bir sıkıntı oldu. Bizde mevcutta sosyal yardımlaşmadan yardım alamayan, özellikle başvuru yapıp da yardım çıkmayan, sigortası olup iş yeri kapanan ama şuanda sıkıntı çeken gündelik işçilere belediye olarak ciddi bir şekilde yardımımız var. Bu yardımların hiçbirini Eceabat Belediyesi’ne ait araçlarla yapmıyoruz. Çünkü bizim örf ve adetimizde yapılan yardımın gözükmemesi lazım. Buna Eceabat Belediyesi diye etiket yapıştırmayı çok etik ve ahlaki bulmuyorum. Kime yardım ediyorsan ihtiyaç sahibini doğru belirlersin. Gönlü kırılmadan evine götürürsün. Reklam etmezsin. Özellikle erzak, gıda yardımında Ortama  bin aileye yakın erzak yardımı yaptığımızı gönül rahatlığı ile söyleyebilirim” diye konuştu.
 
Eceabat Belediye Başkanı Saim Zileli sözlerini şöyle sonlandırdı: “İnsanlar önce kendini koruması lazım. Benim  vatandaşlarımızdan ricam; devlet sizi evinizde koruyamaz, arkadaşınızla sohbette koruyamaz herkesin kendini koruması lazım. Devletin önerdiği 14 altın kurala özellikle sosyal mesafe ve hijyen kurallarına kesinlikle uyulması gerekiyor. Buna alışmamız lazım”

AĞUSTOS AYINDA BİR İKİNCİ SALGIN, KIŞ AYLARINDA VE OCAK AYINDA  BİR ÜÇÜNCÜ DALGA GELMESİ ÇOK ÇOK MUHTEMEL
Doç. Dr. Bedirhan Üstün ise  Kovid-19 konusunda 27 yıl kadar Dünya Sağlık Örgütü’nde çalıştığını söyleyerek, “Vakti zamanında  SARS, MERS onlarda koronavirüslerdi. Ben Dünya Sağlık Örgütü’nde tanı ve sınıflandırma bölümü başkanıydım.  O yüzden bu virüslere yakından izlemek ve üst düzey toplantılara katılmak durumunda kaldım. Türkiye’de korona,  pandemi demek  artık herkesin hayatına yerleşti. Şimdiki durumda biz ilk dalgayı biraz atlatıyor gibiyiz. Ama bu dalga dalga gelmeye devam edecek. Bence ilk dalga Haziran ortasında bitecek. Ama rehavete düşer, çok gevşer ve eskisi gibi yaşamayı düşünürsek Ağustos içerisinde tekrar ikinci dalganın gelme ihtimali çok yüksek. Bulaşıcılık, kuluçka süresi, bir kişi kaç kişiye bulaştırıyor, hastalık ne kadar ciddi seyrediyor  diye matematik modellerini yapıyoruz. O modellemeler bize gösteriyor ki Ağustos ayında bir ikinci salgın, kış aylarında ve Ocak ayında  bir üçüncü dalga gelmesi çok çok muhtemel. Bu depremlerde fay hattında oturmak gibi. O yüzden yapmamız gereken  her an hazırlıklı olmak. Yeni bir normal olacak. Haziran ayında biz eskisi gibi yaşayamayacağız. Sosyal mesafemize dikkat etmek, hijyen kurallarına dikkat etmek çok önemli.  Hastaneye yatan bir kişi ye karşı  toplum içerisinde 100 kişi bu hastalığı farkına varmadan geçiriyor. Ne zaman aşı çıkacak  o zaman daha akıllıca bunun üstesinden gelebiliriz. Ama aşı çıkana kadar virüs kendi hükmünü sürecek. Şuanda maalesef elimizde bir aşı yok. Belki aşı geliştirilmesi diğer aşı geliştirmelerinden çok daha hızlı olacak. Şuan elimizde hiçbir ilaç yok. Sadece bütün kullandığımız ilaçlar hastaları biraz daha yaşamını uzatmak, daha rahat tutmak için. Antibiotik gibi virüsü öldüren bir ilaç yok. O yüzden yapmamız gereken hasta olmamak. Olursak da bunu hafif atlatmaya çalışmak. Ne zaman ki virüs hepimize bulaşmış olacak, ondan sonra biz bir şekilde bağışık duruma geçeceğiz. Yada aşı çıkacak herkes aşılanacak. 100 kişiden 95’inin aşılanması lazım” ifadelerini kullandı.
 
Arzu Baladur