Taşımalı sistem ile köylerdeki okullar bir bir kapatılarak kaderine terk edildi. Yıllardır kapılarına kilit vurulan okullar çürüyor. Çanakkale’nin bazı köylerinde kaderine terk edilen okullar adeta harabeye dönmüş durumda. Okulların içinde bulunduğu durum insanın içini acıtırken, okulların kapanması nedeniyle köyler de bir bir boşaldı. Şimdi taşımalı sistemin olduğu köylerde ne çocuk ne de bir hareketlilik var. Köylülerin şehri merkezlerine taşınması ile çiftçilik de olumsuz etkilendi.
 
Yıllardır tartışılan taşımalı eğitim sistemi, nüfusun az ve dağınık olduğu köy ve benzeri küçük yerleşim yerlerinde zorunlu eğitim altyapısı altında ilköğretim öğrencilerinin il, ilçe gibi daha büyük ve yoğun nüfuslu yerleşim yerlerine günübirlik olarak öğrencilerin taşınması olarak adlandırıldı. İlk başta sadece ilköğretim öğrencileri ile yapılan uygulama 4+4+4 diye adlandırılan 12 yıllık yeni eğitim sistemi ardından lise öğrencileri için de uygulanılmaya başlandı.

OKULLAR ÇÜRÜYOR
Türkiye'de 1989-1990 yılında 2 ilde, sadece ilköğretim öğrencileri ve sonradan genişleyerek 2012-2013 lise öğrencileri de dahil oldu. Bu kapsamın genişlenmesi ile Türkiye genelinde olduğu gibi Çanakkale’de de birçok okul da kapatıldı. Çok sayıda okul, 8 yıldır kaderine terkedilince zaman içinde çürüdü. Bazı köylerde yeni yapılıp eğitim vermeye başlayacağı zaman çıkan kararla hiç öğrenci görmeden kapısına kilit vuruldu. Bu okullar da dahil kapatılan okulların hepsi bir bir dökülüyor. Kimisinin çatısı çökmüş, kimisinin duvarı yıkılmış. Bazın okullar ise tamamen yıkılmış. Yıllarca eğitim veren bu okulların içinde bulunduğu durum insanların içini sızlatıyor.
 
OKULLAR KAPANDI KÖYLÜLER TAŞINDI
Taşımalı eğitim sisteminin en büyük zararlarından biri de öğrencilerle birlikte köyleri de boşaltması oldu. Köyde yaşayan nüfusun şehir merkezinde yaşayan nüfusa oranı en fazla olan yer Çanakkale. Verimli toprakları, temiz havası ve ormanları ile dikkat çeken köyler, okulların kapanması onlarda köyleri terketti. Çocuklarını okutmak için aileler şehir merkezlerine taşınınca bir çok köy sesizliğe burundu. Şimdi bu köylerde ne çocuk sesleri geliyor ne de iş yapan. Köylerin de boşalması ile Türkiye’de çiftçilikte de azalma oldu. Verimli toprakların değerlendirilmediği köylerde elde edilecek ürünler artık ithal ediliyor. Bu da hem kalite hem de fiyat olarak vatandaşlara yansıyor.
 
KÖYLERİ HÜZÜN KAPLAMIŞ
Bölgedeki köylerde inceleme yapan Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi ‘nde (ÇOMÜ) emekli hocalardan ve Çanakkale Çevre ve Doğa Dernekleri Federasyonu Başkanı Bünyamin Nami Tonka, bu okulların içinde bulunduğu duruma tepki gösterdi. Tonka harabeye dönen okullarla ilgili şu açıklamayı yaptı; “Ve Hüzün. Burası Yenice'ye ait bir köy okulu. Şimdi virane. Hani Köy Enstitüleri üzerinde duruyoruz ya. Acaba, Türkiye'de köy nüfusu ne kadar kaldı? Son verilere göre yüze 6,5 kadar köy nüfusu kalmış. Tabii ki, nüfus azalınca köy okulları kapatılmış. Taşımalı sisteme geçilmiş. Yani, köyde nüfus kalmayınca köy okullarına da ihtiyaç duyulmamış ve köy okulları da kapanmış. Dolayısıyla köyde öğretmenlik yapacak kişiye de ihtiyaç kalmamış.  Köy Enstitüleri, nüfusun neredeyse yüzde 70'i köylü olduğunda bir çözümdü. Şimdi, şehirli nüfusun ihtiyaçlarını karşılayacak çağdaş öğretmene ihtiyaç var. Bunun için yeni öğretmen profili çizmeliyiz. Bu profile uygun öğretmen yetiştirmeliyiz. Biz, hala Köy Enstitüleri ne güzeldi, deyip ağıt yakacağımıza, daha çağdaş Türkiye'yi oluşturacak öğretmen yetiştirmeliyiz. Şimdi, tüm Çanakkale üzerine çalışmaya başlayınca ve böyle köhne binaları görünce öğretmen okulu çıkışlı birisi olarak da çok üzüldüm. Bizim için biraz da nostalji oldu. Bu binalar için bir çözüm bulunup kültür merkezleri olarak kullanılması sağlanmalı, derim.”

Mehmet Güler