Alan, “İstenmeyen hücrelerin yığın şeklinde büyümesi bir kitle meydana getirir. Bu kitlelere tümör adı verilir. Böbrekteki tümörler benign ya da malign şeklinde olabilir. İyi huylu tümörler, kötü huylu tümörler kadar zararlı değildir” dedi.
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Sağlık, Uygulama ve Araştırma Hastanesi birçok başarılı organ nakline imza atan Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Üroloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç.Dr Cabir Alan, böbrek tümörü hakkında açıklamalarda bulundu. Hastalığın gelişim sürecinden, tedavi sürecine ilişkin konuşan Alan, “Böbrek kanseri tedavisi üroonkoloji alanında ihtisaslaşmış bir üroloji ekibi tarafından, kanser konusunda radyoterapi, kemoterapi gibi tüm imkanlara sahip hastanelerde gerçekleştirildiğinde başarı oranı artmaktadır” ifadelerini kullandı.
 
BÖBREKTEKİ TÜMÖRLER BENİGN YA DA MALİGN ŞEKLİNDE OLABİLİR
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Üroloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç.Dr Cabir Alan, öncelikle böbrekler hakkında bilgi vererek, kanser hücrelerinin oluşumu hakkında değerlendirmelerde bulundu. Alan, “Böbrekler, karnımızda yer alan bir çift organdır. Her böbrek hemen hemen bir yumruk büyüklüğündedir. Böbrek idrar yoluna ait bir organdır. Kandaki atık maddeleri ve fazla suyu süzerek idrar meydana getirirler. İdrar, böbrek içerisinde böbrek pelvisi adı verilen bir boşlukta toplanır. Bu boşluk böbreğin orta kısmında yer alır. İdrar böbrek pelvisinden mesaneye doğru üreter adı verilen kanal vasıtasıyla aktarılır. Mesanede biriktirilen idrar daha sonra üretra adı verilen kanal vasıtasıyla vücut dışına aktarılır. Böbrekler ayrıca kan basıncını kontrol eden maddelerin üretiminde bulunurlar. Yine kırmızı kan hücrelerinin üretimine yardımcı olurlar. Böbreklerin üst kısmında böbrek üstü bezi (adrenal bezi) bulunur. Böbreklerin üst kısmı kalın bir yağ tabakası ile kaplıdır. Bu yağ tabakasının dışında da fibroz dokudan oluşan böbrek kapsülü bulunur. Kanser hücrelerde başlar. Hücreler, dokuları meydana getiren yapı taşlarıdır. Böbrek dokuları da bir araya gelerek böbrek organını meydana getirir. Normalde hücreler doğar ve büyürler, bölünerek çoğalırlar. Böylece yeni hücreler meydana getirirler ve vücudun ihtiyacını karşılarlar. Normal hücreler büyüdükçe yaşlanır, hasar görür ve sonunda ölürler. Ölen hücreler vücuttan temizlenir ve bunların yerini yeni hücreler alır. Bazen bu döngüde bozulma olabilir. Yeni hücreler vücudun onlara ihtiyacı olmamasına rağmen ortaya çıkabilir ya da eskimiş ve zarar görmüş hücreler gerektiği şekilde yok edilemeyebilir. İstenmeyen hücrelerin yığın şeklinde büyümesi bir kitle meydana getirir. Bu kitlelere tümör adı verilir. Böbrekteki tümörler benign ya da malign şeklinde olabilir. İyi huylu tümörler, kötü huylu tümörler kadar zararlı değildir” dedi.
YENİ TÜMÖRLER OLUŞTURACAK ŞEKİLDE BÜYÜME YAPABİLİR
 
Böbrek tümörü hücreleri böbrekte oluşan kanserli dokudan ayrılarak yayılım gösterdiğini söyleyen Cabir Alan, “Lenf damarları yoluyla çevre lenf nodlarına yayılabilirler. Ya da kan damarları yoluyla akciğerlere, kemiklere ya da karaciğere yayılım gösterebilirler. Yayılım gösterdikten sonra böbrek tümör hücreleri diğer dokularda tutunabilir ve bu dokularda yeni tümörler oluşturacak şekilde büyüme yapabilir. Buradaki büyüme yer aldığı dokunun normal aktivitesini bozarak zararlı hale gelir. Böbrek kanseri tanısı konmuş bir hastanın kansere neyin sebep olduğunu merak etmesi çok doğaldır. Ancak biz doktorlar olarak çoğu zaman böbrek kanserine yakalanma sebebini açıklayamamaktayız. Aynı çevresel etkilere maruz kalan aynı şekilde beslenen iki insandan birinde tümör olabilir diğerinde ise tümör görülmeyebilir. Ancak biliyoruz ki bazı belirgin risk faktörleri böbrek kanseri oluşturmada önemli etkilere sahiptir. Aşağıda belirtilen risk faktörlerine sahip olan kişilerde böbrek kanseri gelişmesi daha sıklıkla görülmektedir. Böbrek kanseri gelişimi için en önemli risk faktörlerinden bir tanesidir. Sigara içenler, içmeyenlere göre daha yüksek oranda böbrek kanserine yakalanmaktadır. İçilen süre uzadıkça böbrek kanserine yakalanma riski artmaktadır. Obezite böbrek kanseri riskini arttırmaktadır. Uzun süre devam eden yüksek kan basıncı böbrek kanser riskini arttırmaktadır. Ailesinde böbrek kanseri görülen insanlar, normal popülasyona göre çok az artmış bir risk oranına sahiptir. Ancak bazı özel genetik durumlarda ailede birçok bireyde böbrek kanserine rastlanabilir. Von hippel lindau (VHL sendromu):VHL, az sayıda ailede görülen kalıtımsal bir hastalıktır. VHL genindeki değişiklikler nedeniyle ortaya çıkar. Bu gene sahip olanlar, böbrek kanserine yakalanma riskine sahiptir. Ayrıca gözlerde, beyinde ve vücudun başka yerlerinde kistler ve tümörler gelişebilir. Ailesinde bu sendrom görülenlerin VHL geni açısından test edilmesi gerekir. Sigara içmeyi bırakmak, tedavi  için çok önemlidir. Sigarayı bırakma ne zaman olursa olsun önemli faydalar sağlamaktadır. Böbrek kanseri olan insanlar, sigara içmeyi bıraktıkları takdirde ek bir kansere yakalanma risklerini azaltırlar (Akciğer, özofagus ve mesane kanseri gibi). Ek olarak kalp hastalığı ve akciğer hastalıklarına yakalanma riskini azaltırlar. Böylece tedaviye cevap daha başarı olmakta ve böbrek kanserinden kurtulma olasılığı artmaktadır.” ifadelerini kullandı.
BÖBREK KANSERİ TANISINDA BİLGİSAYARLI TOMOGRAFİ EN ÖNEMLİ TANI ARACIDIR
Böbrek kanserinin belirtilerini açıklan Alan, “İdrarda kan görülmesi (idrar çay rengi, pas renkte ya da koyu kırmızı olabilir) Sırt bölgesi sağ ya da sol tarafta geçmeyen ağrı olması, hastanın ya tarafında ya da karnında bir kitle belirginleşmesi, sebebi olmayan bir şekilde normalden fazla kilo kaybı olması, yüksek ateş, aşırı yorgunluk hissi. Bu sayılan belirtiler, böbrek kanseri nedeniyle olabilir ya da başka sağlık problemleri nedeniyle olabilir. Örnek olarak; enfeksiyon ya da böbrek kisti aynı belirtileri yapabilir. Bu belirtilere sahip olan hastaların doktora başvurması varsa böbrek kanserinin, kanser yoksa da aynı belirtilere sebep olan diğer hastalıkların ortaya çıkmasına ve tedavi olmasına olanak tanıyacaktır. Eğer böbrek kanserini düşündüren belirtileriniz varsa doktorunuz sizi detaylı bir incelemeye alacaktır. Fizik muayene yapılabilir. Aşağıdaki testlerden bir tanesi ya da birkaç tanesi istenebilir. Laboratuvarda idrar içerisinde kan ya da başka hastalık belirtileri olup olmadığı açısından değerlendirilir. Laboratuvarda kan birçok madde açısından test edilir. Bunlardan özellikle kreatin, böbrek kanserinde önemli bir gösteridir. Kanserin teşhisinden çok böbrek alınmasının hastaya zarar verip vermeyeceğine karar verme aşamasında önemlidir. Böbrek yetmezliği durumlarında böbreğin değil tümörün alınması öncelik kazanır. İnsanlar tarafından duyulmayan ses dalgalarıyla çalışan özel bir cihazdır. Organlara gidip geriye yansıyan ses dalgaları bilgisayar tarafından algılanarak organların şekli belirlenir. Böbrek kanseri tanısında ultrasonografi başarılıdır ve önemli bir yer tutar. Çeşitli yönlerden hastanın birçok kez röntgen filminin çekilmesi ve bu filmlerin bilgisayar tarafından düzenlenip komplex görüntülerin ortaya çıkarılmasıyla çalışır. Kontrast madde (idrarın radyolojik olarak görüntülenmesini sağlayan bir madde) hastaya verilebilir. Böbrek kanseri tanısında bilgisayarlı tomografi en önemli tanı aracıdır. Kanserin boyutu, etraf lenf bezlerinde ve böbrek damarlarında tümöral yayılma olup olmadığı ve karın içinde başka yerlerde tümör olup olmadığı belirlenir. Bilgisayara bağlı dev bir mıknatıstan oluşan MRI, idrar yollarının ve çevre lenf bezlerinin görüntülenmesinde önemli katkılar sağlayabilir. Kontrast madde verilmesi MRI’da da gerekebilir. Ancak tomografide verilen kontrast maddeye göre yan etki olasılığı daha azdır. Son yıllarda bilgisayarlı tomografi teknolojisindeki gelişmelerle birlikte IVP böbrek kanserinde tanı aracı olarak kullanılmaktan çıkartılmıştır. Kanser olduğundan emin olmak için organlardan doku örneği alınmasına biyopsi denir. Bazı durumlarda böbrek kanseri için tanı kesin olmadığında biyopsi yapılması önerilmektedir. Böyle durumlarda ciltten ultrasonografi ya da tomografi eşliğinde ince bir iğne böbreğe ilerletilerek böbrek dokusundan biyopsi alınır. Patolog tarafından bu biyopsi içerisinde kanser hücresinin olup olmadığı incelenir. Böbrek biyopsisi uygulaması zor, doku örneklemesi başarısı düşük bir yöntem olduğundan genel kabul görmemektedir. Böbrekteki radyolojik olarak şüpheli olan kitlelerin tamamıyla çıkartılması tedavi başarısı açısından daha olumlu sonuçlar vermektedir. Böbrekte kanser olduğunda böbreğin bir kısmı ya da tamamı çıkartılır ve patolog tarafından böbrek kanserinin tipi anlaşılır” şeklinde konuştu
 
BÖBREK KANSERİ OLAN HASTALARDA KANDA KALSİYUM LDH SEVİYELERİNDE YÜKSELME OLABİLİR
 
Bir hastada böbrek kanseri teşhis edildiğinde tedaviye karar verebilmek için kanserin ne kadar yayıldığını anlamanın önemli olduğunu söyleyen Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Üroloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç.Dr Cabir Alan, “Bu çalışmaya tümör evrelemesi adı verilir. Tümör evrelemesi de tümörün santim olarak büyüklüğü ve etraf dokulara yayılımı olup olmadığı değerlendirilir. Bu verileri elde edebilmek için bazı testlerden yararlanılır. Kan testleri: Hastaların kanlarında yer alan bazı maddelere bakılması gerekebilir. Böbrek kanseri olan hastalarda kanda kalsiyum ya da LDH seviyelerinde yükselme olabilir. Karaciğere yayılım olup olmadığına bakmak amacıyla karaciğer testleri istenebilir. Akciger grafisi:Akciğer grafisi sayesinde böbrek kanserinin akciğere yayılımı olup olmadığı tespit edilmeye çalışılır. Tomografi:Tomografi ile tümörün boyutu, lenf bezlerine yayılımı olup olmadığı, akciğerlere ve vücudun başka yerlerine yayılımı olup olmadığı değerlendirilir. MRI: MRI, böbrek tümörünün kan damarlarına yayılıp yayılmadığını göstermek amacıyla kullanılır. Kanser, ilk olarak kaynaklandığı yerden vücudun başka bir bölgesine yayılım gösterdiği zaman yayılan tümörler orijinal tümörlerle aynı özelliklere sahiptir. Örnek olarak; eğer böbrek kanseri, akciğere yayılım gösterirse akciğerde yer alan tümör hücreleri aslında böbrek kanseri hücreleridir. Bu durumda hastalığa akciğer kanseri değil metastatik böbrek kanseri adı verilir. Tedavisi akciğer kanseri gibi değil böbrek kanseri gibi yapılır” dedi.
HASTANIN TEDAVİNİN YAN ETKİLERİ KONUSUNDA BİLGİLENDİRİLMESİ HAYATİ ÖNEM TAŞIR
 
Böbrek kanserine yakalanan bir hastada en önemli tedavi yönteminin cerrahi olduğunu söyleyen Alan, “ Cerrahi dışı tedavilerin özellikle kemoterapi ve radyoterapinin böbrek kanseri tedavisinde etkinliği ne yazık ki çok azdır. Cerrahi tedavi dışında targeted ve biyological terapi adı verilen tedavi seçenekleri vardır. Hastaya bu tedavi seçeneklerinden bir tanesinin uygulanmasına karar verilir. Hasta için seçilecek tedavi genellikle; Tümör büyüklüğüne, tümörün böbrek dışındaki dokulara yayılım gösterip göstermemesine, tümörün vücudun başka bölümlerine yayılım gösterip göstermemesine, hastanın yaşına ve genel sağlık durumuna bakılarak kararlaştırılır. Böbrek kanseri tedavisi üroonkoloji alanında ihtisaslaşmış bir üroloji ekibi tarafından, kanser konusunda radyoterapi, kemoterapi gibi tüm imkanlara sahip hastanelerde gerçekleştirildiğinde başarı oranı artmaktadır. Hastaya böbrek kanserinin tedavi seçenekleri detaylı olarak anlatılır. Tedaviden beklenen başarı oranı ve görülebilecek yan etkiler hastalardan saklanmadan anlatılmalıdır. Kanser tedavisi hastanın genel durumu üzerinde ciddi yan etkilere yol açabilen önemli bir tedavidir. Hastanın tedavinin yan etkileri konusunda bilgilendirilmesi hayati önem taşır. Normal hayata dönüş süresi, normal aktivitelerde meydana gelebilecek değişiklikler hasta tarafından tam olarak anlaşılmalıdır.Böbrek kanserinin en başarılı tedavi şekli cerrahi tedavidir. Cerrahinin çeşitli şekilleri vardır. Tümörün büyüklüğü ve evresine, hastanın diğer böbreğinin sağlam olup olmamasına ve diğer böbrekte tümör olup olmamasına göre tedavi şekli değişir. Bu ameliyatta tüm böbrek dokusu beraberinde böbrek çevresindeki yağlı doku ve bazı durumlarda böbrek üstü bezi cerrahi olarak çıkarılır. Çevre lenf bezlerinde büyüme tespit edilirse lenf bezleri de çıkartılabilir. Böbreğin sadece tümör içeren bölümü çıkartılır. Tümörün boyutu ve böbrek üzerinde yerleştiği yer uygun olduğu durumlarda böbreğin tamamının değil bir kısmının çıkartılması yöntemi seçilebilir. Böbrek cerrahisinde açık cerrahi yöntem ya da laparoskopik cerrahi yöntem tercih edilebilir. Açık cerrahi de etkilenen böbrek tarafı karın cildinde 15-25 cm uzunluğunda bir kesi yapılarak operasyon gerçekleştirilir. Laparoskopik cerrahi de4-5 adet 5-10 milim arası değişen kesi yapılarak batın (karın) içerisine kameralar ve ameliyatı gerçekleştirmeye yarayan çalışma aletleri ilerletilir. Böbreğin çıkarılması için operasyon sırasında 5-6 cm büyüklüğünde bir kesi yapılması gerekir.Laparoskopik cerrahi de robot kullanımı da seçilebilir. Robotik nefrektomi operasyonunda robot kolları bilgisayar yardımıyla cerrah tarafından kullanılır. Tümör boyutu çok küçük olduğunda ve hastanın cerrahi tedavi görmesini engelleyen durumlar tespit edildiğinde tümör dokusunun cerrahi dışında yok edilmesi yöntemleri tercih edilebilir” dedi.
 
Bünyamin Nami Tonka