Eğitim Bir Sen Çanakkale Şube Başkanı Resul Can Ankara'da yapılan 47. Başkanlar Kurulu'na katıldı. Toplantıda üyelerine talepleri ve alandaki izlenimleri paylaşıldı.
 
Eğitim-Bir-Sen 47. Başkanlar Kurulu Toplantısı Kızılcahamam’da yapıldı. Eğitimin ve eğitim çalışanlarının sorunlarının kapsamlı bir şekilde tartışıldığı, çözüm önerilerinin görüşüldüğü, sendikal çalışmalara ilişkin istişarelerin yapıldığı toplantıda aşağıdaki kararlar alındı. Yapılan toplantıda alınan kararlar ise şöyle sıralandı:  “Ülke ve deniz sınırlarımızı da zorlayan küresel emperyalizmin ve iş birlikçilerinin Suriye’den Doğu Türkistan’a, Arakan’dan Mısır’a, insanlığa ve özelde İslam dünyasına karşı acımasız bir savaş yürüttüğü bir zamanda küresel yoksulluk ve açlık büyürken toplumsal krizler de derinleşmektedir. Ülkeler parçalanmakta, insanlar yurdunu terk etmek zorunda kalmakta, katliamlar, zulümler yaygınlaşmakta, fikrî ve kültürel soykırımlar yapılmaktadır. Uluslararası kuruluşları, küresel aktörleri ve tüm insanlığı evrensel ilkeler doğrultusunda yaşanabilir ve adil bir dünya düzeni için sorumluluk almaya davet ediyoruz.
Hükûmet sistemi değişikliğinin beraberinde getirdiği mevzuat ve uygulama farklılıkları, denk bütçe ve mali disiplin adı altında gerçekleştirilen ekonomik tedbir paketlerinin kamu görevlileri üzerindeki olumsuz yansımaları, 5. Dönem Toplu Sözleşme’de kamu görevlilerinin haklı beklentilerinin karşılanmaması birçok sorunu ortaya çıkarmış ve mağduriyete yol açmıştır. Kamu görevlilerinin mali, sosyal ve özlük haklarını artıracak adımlar atılmalıdır. Toplu sözleşmede yetersizliği ortaya çıkan 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu yeniden ele alınmalıdır. Siyasi irade bu konularda harekete geçmelidir.
Kamu personel sisteminde kadrolu istihdam esas alınmalı, sözleşmeli personel istihdamına son verilmelidir. Medeniyet değerlerimizi ihya edecek, küresel rekabette rol üstlenecek insanları yetiştirmenin yegâne yolu eğitimdir. Bu sebeple, Türkiye; aileleri bölen, öğretmenin zihnini ailevi sorunlarla meşgul eden, aynı işi yapanlar arasında sosyal hiyerarşi üreten, hak ve ücretlerde haksızlıklara kapı aralayan, hakkaniyete ve çalışma ahlakına aykırı sözleşmeli öğretmenlik uygulamasıyla ve ucuz işçilikten farksız ücretli öğretmenlikle bu hedefe yürüyemez.
Öğretmenliği hak ettiği noktaya taşıyacak ve kariyer mesleği hâline getirecek, mesleki özerklik sağlayacak, öğretmenlerin özlük haklarını artıracak Öğretmenlik Meslek Kanunu hayata geçirilmelidir.
Kamu personel yönetiminde görevde yükselme, unvan değişikliği, atama süreçlerinde adalet duygusunu zedelemeyecek; mülakat süreçlerinde ise objektif, hesap verilebilir ve hukuki denetime açık, kamera kaydı gibi, şeffaflığı tesis edecek kariyer ve liyakat esaslı bir sistem kurulmalıdır.
Öğretmenlere ve eğitim kurumu yöneticilerine angarya niteliğinde verilen muhakkiklik, mesleki ve teknik eğitim kurumlarında öz değerlendirme form ve anket çalışmaları, öğrenci servis ve taşımalı eğitim kapsamında nöbetçi öğretmenlere yüklenen sorumluluklar, ikinci nöbet, mesai saatleri dışında mesleki çalışma dayatması gibi görevler temel çalışma haklarına aykırıdır. Çalışma hukukunun ihlalinin yanı sıra eğitim-öğretimi de olumsuz etkileyen bu tür görevler verilmemelidir.
3600 ek gösterge vaadinin üzerinden uzun bir zaman geçmesine rağmen, üstelik 100 Günlük Eylem Planı’na yazılmışken hâlâ somut bir adım atılmamış olması eğitimcileri huzursuz etmektedir. 2023 Eğitim Vizyonu’nda da yer verilen 3600 ek gösterge sözü, tüm eğitim çalışanlarını kapsayacak şekilde yerine getirilmelidir.
Eğitim hizmeti, niteliğinden tasarruf edilemeyecek hayati bir öneme sahiptir. Bu sebeple, boş geçen dersler, öğretmensiz öğrenciler kabul edilebilir bir durum değildir. Nitelikli bir eğitim için öğretmen açığı acilen kapatılmalı, atama bekleyen öğretmen adaylarının haklı talebi karşılanmalıdır.
Eğitim çalışanlarına yönelik şiddeti engelleyecek caydırıcı tedbirler alınmalı, başta Millî Eğitim Bakanlığı olmak üzere, sorumluluk sahibi herkes bu toplumsal erozyona dur demeli, suçluların hak ettiği cezaya çarptırılmasını sağlayacak yasal düzenleme bir an evvel yapılmalıdır.
Eğitim hizmetinin tüm paydaşların ürettiği, niteliğine herkesin katkıda bulunduğu gerçeğinden hareketle, hizmetli, memur, şeflerimiz başta olmak üzere, genel idare hizmetleri ve yardımcı hizmetler sınıfının alın terinin karşılığı olarak mali ve özlük haklarında iyileştirmeler yapılmalıdır. Buna büyük bir katkı sağlayacak olan görevde yükselme, unvan değişikliği ve yer değişikliği talepleri ivedilikle karşılanmalıdır. Ayrıca, yardımcı hizmetler sınıfı kaldırılarak genel idare hizmetleri sınıfına dâhil edilmelidir.
Eğitim-öğretim ve bilimsel çalışmalarda yeni ufuklar açacak, üretilen bilgilerin hayata geçmesini sağlayacak, katılımcı bir yönetim anlayışını esas alan üniversal normlar ışığında akademik özgürlüğü, akademik kariyerde liyakati esas alacak yeni bir yükseköğretim kanununa ihtiyaç vardır.
Akademisyenlerin daha fazla bilimsel çalışma yapmalarına imkân sağlayacak, akademik yükselme süreçlerinde adaleti tesis edecek, kadro almalarında keyfî tutumları ortadan kaldıracak, norm kadro uygulamasından doğan mağduriyetleri giderecek, mali ve sosyal haklarını geliştirecek düzenlemelerin yapılması elzemdir.
Mevcut yükseköğretim sisteminin işleyişi ve yapısı, ülkemizdeki demokratik gelişimlere, toplumsal özgürlük alanlarının genişlemesine aykırı bir görüntü oluşturmaktadır. Üniversitelerde keyfî tutumlar sergilenmekte, haksız tasarruflar, hukuksuz işlemler tesis edilmektedir. Üniversite yönetimlerinin keyfî tutumlarını ortadan kaldıracak, yetkilerini sınırlayacak, tasarruflarını denetim altına alacak bir mekanizma şarttır.
Üniversitelerde çalışma barışına katkıda bulunacak, iş birliği içerisinde hizmet etmeyi destekleyecek, akademik-idari personel ayrımını ortadan kaldıracak, idari personele yükseköğretim tazminatı, geliştirme ödeneği, sınav görevi alabilme hakkı tanıyacak, üniversitelerarası merkezî atama ve yer değişikliğine imkân sağlayacak, yönetim süreçlerinde irade beyanı fırsatı sunacak düzenlemeler yapılmalıdır. YÖK bu konularda inisiyatif kullanmalıdır.
Toplumsal şiddeti kadına müşahhas kılarak cinsiyet üzerinden feminist ve eş cinsel bir ideoloji üretmeye çalışan karanlık lobilerin dayattığı kavram ve söylemlerden, mevzuat ve projelerden uzak durulmalıdır. Küresel bir sorun olan şiddete karşı geleneği, örfü, dini olağan şüpheli ilan etme hatasından dönülmeli; kadına şiddet de dâhil, her türlü şiddete karşı istişareye dayalı, medeniyet değerlerimizle uyumlu çalışmalar yapılmalıdır.
Eğitim-Bir-Sen olarak, insan, fikir, emek odaklı sendikal mücadelemizi konjonktüre göre değil, ilke ve ideallerimiz doğrultusunda kararlılıkla sürdüreceğiz. İnsana ve eğitime yatırım yapmaya, eğitim çalışanlarının haklarını her platformda savunmaya, teşkilatımızı eğitimle güçlendirmeye; küresel sorunlara evrensel çözümler önermeye, kazanımlarımızın heba olmaması için direncimizi korumaya, küresel emek mücadelesinin büyük bir aktörü olarak uluslararası eğitim sendikalarıyla iş birliğimize devam edeceğiz”
 


Kaynak: Haber Merkezi