Çanakkale Belediye Meclisi, yılın ilk toplantısında Kanal İstanbul, Kanal Çanakkale’yi konuşmasına rağmen, kentin en büyük sorunlarından biri olan Sarıçay’ın içinde bulunduğu duruma hiç değinmemeleri dikkat çekti. Çöplüğe dönen, kanalı dolan, içinde her türlü pisliği barındırarak çevreye koku salan Sarıçay’ın içinde bulunduğu duruma ne Belediye Başkanı Ülgür Gökhan değerlendirmede bulundu ne de partilerin grup başkanvekilleri ve meclis üyeleri hatırlattı.
 
 
Çanakkale Belediyesi 2020 yılının ilk meclisine pasta keserek başladı. Pasta kesiminin ardından Başkan Gökhan ve meclis üyeleri salondaki yerlerine geçti. Belediye meclisinde her zaman olduğu gibi ilk gündem dışı konuşmayı Başkan Gökhan yaptı. Gökhan, daha önce karşı imza attığı Kanal İstanbul hakkında değerlendirmelerde bulundu. Kanal İstanbul’dan sonra Gelibolu’dan Saroz Körfezi’ne kadar açılması düşünülen Kanal Çanakkale’yi de ele alan Gökhan,  “O konu benim sınırlarımın dışında, İstanbulluların sorunu. Çanakkale’ye gelince; İstanbul’da bir kanal projesi dendiği zaman, hani uzaktan baktığınızda olabilir hani diye düşünülebilir. Neden? Bir boğaz var orada, burada trafik var. Yanına bir tane de aynı paralelde bir alan olur mu? Olursa ne olur? Oluversin canım diye düşünülebilir. Bunun bir mantığı olabilir. Ama Çanakkale’deki kanalı anlayamıyorum. Bunun tartışmasını bile komik buluyorum. Şimdi İstanbul’dan geliyor gemi, Bolayır’ın altından sağa sapacak Saros Körfezinden çıkacak. Tekrar sola sapıp doğru giderse Yunanistan, Avrupa, sola saparsa İzmir, aşağısı Akdeniz. Zaten buradan giderken de aynı şeyi yapıyor. Niye o kanaldan gitsin, ne anlamı var o kanalın? Külfet, hiçbir mantığı yok. Çanakkale Boğazına paralel bir şey değil ki o Çanakkale halkımıza da söylüyorum ve tavsiye ediyorum; Montrö’yü merak edenler bir dinlesin. Montrö; sadece Çanakkale ve İstanbul boğazı demek değil. Montrö; Çanakkale Boğazı, Marmara Denizi ve İstanbul Boğazı demektir. Sen iki taraf kanal da açsan, Marmara Denizi’ndeki Montrö’yü yok edemezsin. Boğazlardaki Montrö’yü zaten yok edemezsin. Yani kanalı açtığın zaman yine Marmara’ya gireceksin. Ya da Karadeniz’e gemi çıkarttığın zaman, istediğin yerden çıkart.  İstersen Fatih Sultan Mehmet gibi kanal yapma kızaklarla geçirelim. Alalım Ambarlı’nın oradan kızakla Kilyos’tan indirelim Montrö değişmez. Karadeniz’de Montrö yine karşımıza gelir. Çünkü Montrö iki ülkeyi yakından ilgilendirir, yapılma nedeni de odur; Rusya daha doğrusu Sovyetler Birliği ve Türkiye. Sovyetler Birliği dememin sebebi şu; Sovyetler Birliği dağıldığı için şimdi Karadeniz’e kıyısı olan ülkeler, onlar zaten Sovyetler Birliği ülkesiydi. Bulgaristan, Romanya, Ukrayna, Rusya, Gürcistan… Türkiye dışında hepsi Sovyetler Birliği ülkesiydi. Biliyorsunuz başımız 1. Dünya Savaşında bundan belaya girdi. İki tane Alman zırhlısı geçti bombaladı Sivastopol’u ve savaşa girdik. Montrö bizim garantimiz, hayat sigortamız. Onun için 50 tane kanal yapsan, o kanaldan çaktırmadan Amerikalıyı da geçirsen 12-21 gün sonra o gemiler geri gelmek zorundadır. Çünkü Montrö’nün boğazla, su yoluyla alakası yok. Bu uluslararası bir hukuk konusudur. Tamamen o alanların Türkiye ve Rusya açısından korunması konusudur. Onun içi böyle şeyleri gündeme taşımak zaman kaybından başka bir şey değildir. Dolayısıyla Çanakkale Boğazı’nı delsen de, İstanbul Boğazının paraleline yapsan da Marmara Denizi yine Montrö kapsamı içerisindedir” şeklinde konuştu.

SARIÇAY’I ES GEÇTİLER
Başkan Gökhan, görev sahası dışında olmasına rağmen hem Kanal İstanbul hem de Kanal Çanakkale ile ilgili uzun bir değerlendirme yaptı. Belediye sınırları dışında olmasına rağmen Başkan Gökhan bu kanallarla ilgili değerlendirme yaparken, kendi görev sahası içinde bulunan ve yılladır çözüm bekleyen Sarıçay için bir kelime bile söylemedi. Başkan Gökhan’ın bu konuya değinmediği gibi belediye meclis üyeleri de hatırlatmadı. Tüm partilerin grup başkanvekilleri de kentin yıllardır en büyük sorunu olan Sarıçay’ı gündeme taşımaması dikkat çekti.
Kentin içme suyunu karşılayan Atikhisar Barajı’ndan gelip kenti ikiye bölerek denize akan Sarıçay, kaderine terkedildiği için adeta çöplüğe döndü. Gelen giden çevresine çöp dökerken, içi de pislik yuvası. Başka ülkelerde ve illerde şehir içinde geçen bu tür su kanalları en fazla ilgi çeken yaşam alanına dönüştürülürken, Sarıçay ise tam tersine vatandaşların uzaklaştığı bölge olarak görülüyor.

Mehmet Güler