Aylardır Çanakkale Belediyesi’nin desteği ile Kırazlı’daki altın madeni firmasına karşı başlatılan eylemler sonucu Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı ruhsatı imzalamadı. Ruhsat izni alamayan Doğu Biga Madencilik de faaliyetlerine son vererek işçileri işten çıkardı. Kışın ortasında 200 den fazla işçinin ortada kalmaması için atılmalarına sebep olan Çanakkale Belediyesi’nin işe alması önerisi gelmişti. Dün basın toplantısı düzenleyen Başkan Ülgür Gökhan, ilin ekonomisine büyük katkı sağlayan faaliyetlerin durulmasına memnun olduğunu belirterek işten çıkarılan işçilerle ilgilenmedi.
 
 
Yıllardır Kirazlı’da devam eden altın madeni arama çalışmalarına karşı yaklaşık 4 ay önce bir anda eylemler başlatıldı. Dış güçlerin desteği ile başlatılan eylemlere Çanakkale Belediyesi de büyük destek verdi. Geçen süre içinde olay kentin gündeminden hiç düşmedi. Tüm işlemleri bitiren ve 100’lerce işçiyi işe alan Doğu Biga Madencilik, faaliyetlerine başlayacağı dönemde Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı ruhsatı imzalamadı. İmzanın atılmaması nedeniyle şirket de faaliyetlerine son vererek işçileri işten çıkarmaya başladı. 200’den fazla işçi işten çıkartılarak mağdur edildi. İşçilerin mağdur olmaması için atılmalarına sebep olarak gösterilen Çanakkale Belediyesi’nin işe alması önerisi gelmişti. Bu önerilere ve diğer soruları cevaplamak üzere Başkan Gökhan basın toplantısı düzenledi.
 
MENMUNUM
 Geçen süre içinde yaptıkları çalışmanın doğru olduğunu belirten Gökhan, Çanakkale ruhsat ile ilgili bir mücadele içerisinde olduklarını söyledi. Gökhan, “Çünkü o maden alanı bizim Atikhisar barajımızın yani su havzamızın tam tepesinde içine tecavüz etmiş durumdadır. Yarın orada ki herhangi bir olumsuzluk siyanür ile altın işletmesinde ki sonucunda ki siyanür riski tepe kalktığı zaman oradan çıkacak olan tehlikeli atıkların sular kanalıyla ya da hava yoluyla Çanakkale’nin üzerine gelme riski karşısında burada altın işletmesinin siyanür ile yapılmaması gerektiği konusunda ki duyarlılığım gereği bu mücadeleyi yapıyoruz. Mahkemelere gittik davalar açtık davaları kazandık. Ama şunu biliyorduk ki bu risk orda olduğu sürece biz bu mücadeleyi yapmamız gerektiğini Çanakkale halkının esenliği ve güvenliği için bunu bu şekilde sürdürebilir inancını taşıyoruz. Bugün geldiğimiz noktada şunu söyleyebilirim. Rahatlıkla söyleyebilirim Çanakkale halkının sadece Çanakkale halkının değil, Kepez’de dahil, Çan halkının, Bayramiç halkının o madenin interlantı orayı da etkiliyor. Burada yaşayanların büyük çoğunluğu yüzde 90’ın üzerinde bir oranda insanlar bu noktada bizim doğru yaptığımızı, haklarını koruduğumuzu, geleceklerini koruduğumuzu bilinci içindeler. Bunula ilgili arkadaşlar istiyorlarsa bir kamuoyu araştırması yapabilirler” şeklinde konuştu.

BİZDE MUTLULUK İÇERİSİNDEYİZ
Çıkarılan işçiler hakkında konuşan Başkan Gökhan, “Ne pahasına olursa olsun burada altın işletmesi kur mu diyorlar yoksa bu işten vazgeç mi diyorlar bir kere ben bunu merak ediyorum. Onlara tavsiye ediyorum. Dün bir şirket sözcüsü ve müdürü bir basın toplantısı yapmış. Söyle diyor hatta ruhsatların yenilenmemesi konusunda şirketimiz üzüntü içindedir diyor bizde mutluluk içerisindeyiz. Şimdilik kaydı ile söylüyorum en azından Bakan’ın milletvekilimize söylemiş olduğu bu konuda duyarlılıklarının olduğu bu tepkilerin karşısında ruhsatın yenilemesini düşünmediklerini ifade etmiş. Yenilenmeyeceğini düşünüyorum. Şimdi bizi tehdit etmeye başladı. Oradan işten çıkan işçilerle tehdit etme noktasındadır. 200 tane işçi çıkarıyormuş bunun sorumlusu bizmişiz. Ben işçi çalıştırma taahhüttü kimseye vermedim. Artı bunlar yetişmiş işçilerse başka işletmeleri var alıp orada götürüp istihdam edebilir. Bu onların sorunu onların vermiş olduğu sözlerin karşılığında yerine getirememe telaşı içerisinde düştüler diye düşünüyorum. Bir başka noktada neden sadece bize karşı durulur da diğerleri ile ilgili herhangi bir şey yapılmıyor diye soru sormuş bunu elli kere anlattık ama o duymamış bir kere daha söyleyeyim. Biz bütün yörede ki siyanür işle altın işletmeciliğine karşıyız. Aşağı yukarı 44 bin 400 hektarda ruhsatlandırma var. Kirazlıda ki işletme tam da Çanakkale Belediyesi’ni ilgilendiriyor. Benim su havzamın tepesinde ki bir işletmeden bahsediyoruz. Onun için özellikle orada mücadele ediyorum. Ben bu benim için suyum hava kalitem bu noktada ben bu mücadeleyi vermek zorundayım. Benim bu firmaya karşı bir düşmanlığım yok. Ama ben bu mücadeleyi Çanakkale halkı adına veriyorum. Çünkü bu benim görevim ben Çanakkale halkının esenliği için oluşacak her türlü tehlikeye karşı mücadele etmek zorundayım. Nasıl sağlık su vermek zorundaysam, nasıl alt yapı yapma zorunluğum varsa, insanların nefes alma alanlarını yapma zorunluluğum varsa bu şekilde Çanakkale halklını bekleyen tehlikelere karşı mücadele etme görevi var. Yoksa kimseye bir düşmanlığım yok. Bakın sadece madencilikle ilgili değil termik santrallere ilgili mücadele ediyoruz. Yıllardır bununla ilgili mücadelemiz sürüyor” diye konuştu.

BEN ÇANAKKALE HALKINDAN YANA OLMAK DURUMUNDAYIM
Konuşmasına devam eden Başkan Gökhan, “ Sadece bölge anlamında haklarımızı ifade ediyoruz. Nitekim görüyorsunuz termik santral konusu şu anda yaşıyorsunuz. Tedbir alınacaktı, baca olacaktı, süre verildiydi, ne oldu süreler geldi sonuna dayandı. Hiçbir tedbir almadılar. Ben Çanakkale halkından yana olmak durumundayım ben belediye başkanıyım. Madenciliğin yanında olmam düşünülemez. Ülkemizde ki denetim eskiliği sonucunda bu termik santralin felaketi ortaya çıktı. Bunları söyledik bir tanesi Çan’da yani biz iyi yapıyoruz. Bir inancımız yok burada en ufak sızıntıda nasıl tedbir alınacak. Adamlar altınlarını alacaklar heybelerine dolduracaklar ve çekip gidecekler. Bu doğa ile biz baş başa kalacağız. Burada ki riskle biz baş başa kalacağız. Bunlar zannediyorlar ki parayla satın alabiliriz. Herkesi satın alabilirsiniz ama Çanakkale halkını satın alamazsınız. Başka insanlara yerlere benzemeyiz. Biz bu konuda yalan söylemiyoruz insanları aydınlatıyoruz. Dolayısıyla Çanakkale halkı büyük oranda bence tamamı aynı noktada hem fikiriz. Dolayısıyla biz 25 milyon TL’lik yatırım yaptık diyor arkadaş. Burada ‘biz 25 milyon TL gibi bir yatırım yaptık. Okulları yeniledik, altyapılar yaptık, köylere çöp konteynerleri verdik’ demiş bir arkadaş. Ben de diyorum ki 151 milyon doları teşvik almışsınız.  Bunu sadece bir kısmını vermişsiniz.  Alacaklarınızın hepsini gider olarak yaşıyorsunuz.  Üstelik 865 milyon TL yani 151 milyon dolar teşvik aldınız.  Birbirimiz kandırmayalım. Biz de hesap biliyoruz.  Bizi para ile satın alma noktasında olamazsınız. 25 Milyon dolar harcadın yaptığın iyiliği çöle mi bıraktın.  Verdiğin zararlar, kestiğin ağaçlar,  tahrip ettiğin doğa, benim tepemden çekil kardeşim. Yarın sen buradan gideceksin. Yarın sana destek verenler, insanları toplayıp ‘Bunun bir zararı olmadığını, burasının Kazdağları olmadığını, Kaz dağlarının 40 km uzakta ‘ diyenler,  gidecekler. Biz bu kentte yaşayacağız.  Benim de görevim bitecek ve yarın sokağa indiğimde bunun hesabı benden sorulur. ‘sen bu arada ne iş yaptın? Gözün nereye bakıyordu?  Buraları görmedin mi?’ Diyecekler.  Ben hesap vermekten korkarım. Buna karşı da sesimi çıkarmazsam dilsiz şeytan olmaktan korkarım ve Allaha hesap vermekten korkarım. Bunu açık ve net bir şekilde söylüyorum beni istedikleri kadar tehdit edebilirler. Bakın bir ‘Özgür Türkiye’ diye bu sponsor bu suçtur. Suç duyurusunda bulunuyorum. ‘Ülkücü Gündem’ her kimse arkadaşa sesleniyorum sen ülkücü değilsin ülkücüler böyle yapmaz. Gerekli suç duyusunda bulunacağız. Eğer bunu korumak suçsa bana karşı davalar açılır. Bizi de geri adım atarız ve pardon deriz. Bütün devlet görevlileri bir el atarsa sevinirim. Sonuna kadar mücadele edeceğiz. Arkadaşlar bizden başka yerde altın madeni arayama devam edebilirler bizden uzak başka yerlerde ne yaparsa yapar. Sağlıklı ortamlarda elbette madencilik olacaktır ama sağlıklı güvenli ortamlarda doğayı en azından tehlikeye düşürmeyecek işletmeler yapabilirler. Ben o yörede ki istihdam edilmek üzere olan arkadaşlara yine bu firma tarafından söz verilmiş madem onlara yeni alanlarında istihdam edebilirler. Benim bu konuda söylediklerim bu kadar” dedi.

Damla Şener Okdaş