İstanbul’a yakın olması, Marmara ve Ege denizlerine açılan kapı olmasıyla önemli bir konuma sahip. Bu sebepten Çanakkale bölgesi tarih boyunca birçok kanlı savaşa ev sahipliği yapmış. Devletler Çanakkale’nin konumu gereği işgal etmek için bir birleriyle savaşmış. Bu savaşı kazanalar ise Çanakkale’deki konumunu korumak için çeşitli savunma önlemleri almış. Kaleler bu savunma önlemlerinden birisi. Bu kalelerden kimisi günümüzde hala ayakta dururken, bazıları zamana ve savaşlara yenik düşmüştür.  Çanakkale’de bilinen 11 adet kale bulunmaktadır.
GELİBOLU KALESİ
Gelibolu kent merkezinde yer almaktadır. Gelibolu Kalesi Gravürlerden ve seyyahların anlatımından anlaşıldığı kadarıyla şehri kuşatan yuvarlağa yakın altıgen planlı bir dış kale ile şehir merkezinde tepede yer alan bir iç kale ve iç içe iki suni limandan oluşmaktadır. Gelibolu Kalesi orijinalinde şehri kuşatan surlardan ve belirli aralıklarla yerleştirilen kulelerden ve iç içe iki suni limandan oluşmaktaydı. Bugün ise Namık Kemal İlkokulunun bahçesinde kalan bir kısım sur duvarı ile liman ağzında bir kule görülmektedir. Kulenin malzeme ve tekniğinden Osmanlı eklemesi olduğu Namık Kemal İlkokulunun bahçesindeki almaşık teknikle yapılmış olan sur duvarının ise Bizans dönemine ait olduğu düşünülmektedir. Evliya Çelebi’nin anlattığına göre, kale dik ve kesik kayalara kurulu 6 köşeli bir kaleydi. 70 kulesi bulunuyordu. Kale içinde XVII. yüzyılın ortalarında 300 tek katlı ev, kethüda, topçu başı ve cebeci başının konakları, su sarnıçları, cami ve hünkar hazinesi vardı. Kaleden geriye sadece bir burcu kalmıştır. Liman ise iki bölümden oluşmakta olup, denizle olan bağlantısını dar bir geçiş ayırmaktadır. Yol olarak kullanılan köprü limanı ikiye ayırmaktadır. Köprünün altından geçen küçük tekneler genellikle iç taraftaki havuzda bağlanmaktadır. Kule ise içteki havuzun yanında yükselmektedir.Piri Reis Müzesi Olarak Halkın ziyaretine açıktır.
SESTOS KALESİ (AKBAŞ)
Çanakkale boğazının en dar ikinci yerinde, Uluflu Tepe eteklerinde, Akbaş şehitliği’nin batısında yer alır. Boğazı gören dik bir yamaç üzerine inşa edilmiştir. Kaleden geriye sadece harap durumda sur duvarları günümüze ulaşabilmiştir. Harap durumda olan kalenin planı hakkında pek bir şey söylemek mümkün değildir. Ancak tepelere yapılan diğer kaleler gibi topografya uygun bir şekilde biçimlendiği söylenebilir. Geometrik, Arkaik, Pers, Klasik, Roma ve Bizans dönemlerinde yerleşilmiş olduğunu gösteren buluntular mevcuttur.(yaklaşık M.Ö.1000’den M.S.1400’lere dek) İ.Ö. yaklaşık 550’den IV.yüzyılın ortasına dek Sestos’un tahıl yükleme işlerinde önemli bir nokta olduğu ifade edilir. Tahıl yükleme çalışmalarının Sestos limanının kontrolünden alınmasına karşı, Atina, Pers ve Sparta aleyhine hak iddialarını başarıyla savunmuş ve kontrolü elinde tutmuştur. Sestos göreceli olarak Helenistik ve Roma dönemlerinde önemsizleşiyorken, daha sonra I.Justinianus, Sestos’u yeniden kuvvetlendirmiştir. İlerleyen dönemlerde de önemini koruyan boğazda, Bizans dönemine gelindiğinde geçişleri kontrol altında tutmak amacıyla çok sayıda inşa faaliyetinin yapıldığı görülür. I.Justinianus tarafından Sestos (Akbaş) ve yakınlarındaki Elaeus’ta (bugünkü Şehitler Abidesi’nin bulunduğu Eski Hisarlık adıyla anılan yerde) bir kale yaptırılmıştır. I.Justinianus aynı zamanda ilk olarak ne zaman yapıldığı bilinmeyen Gelibolu Kalesi’nin surlarını da yeniden inşa ettirmiştir. Bizans döneminde yapıldığı anlaşılan bir diğer yapı Kilye Koyu’nda kalıntıları görülen Kilye Kalesidir. Bizans’ın gümrük olarak kullandığı Abydos’ta ise Narababa tepesinde Bizans dönemine ait bir kalenin varlığına dair izler bulunmaktadır.
KİLYE KALESİ
Çamburnu ve Bigalı kaleleri arasında Eceabat Gelibolu karayolu üzerinde, Kabatepe yol ayrımından yaklaşık 300 metre kadar güneyde bulunmaktadır. Çok harap durumda olan kaleden, günümüze sadece deniz kenarında bir kule ve yamaca doğru uzanan bir kısım sur duvarı ulaşabilmiştir. Kalenin yapılış amacı içinde bulunduğu koyu ve batıya doğru uzanan vadiyi korumaktır. Harap halinde günümüze ulaşan kule dairesel planlıdır. Yamaca doğru uzanan sur duvarını büyük bir kısmı yıkılmış ve bir kısmı Eceabat Gelibolu karayolunun altında kalmıştır. Yapının çok harap durumda olması ve malzeme hakkında çok fazla bilgi vermemesi den dolayı tarihi hakkında kesin bir şey söylemek mümkün değildir. Bu kalenin konumu itibariyle de Bizans sahasında belirli aralıklarla yapılan karakol niteliği taşıyan kalelere de benzemesi dikkat çekmektedir. Bu nedenlerle kalenin Bizans yapısı olduğu ve eş zamanlı olarak Sestos Kalesi ile birlikte yapılmış olabileceği düşünülmektedir.
ÇİMENLİK KALESİ (KALE-İ SULTANİYE)
Kilitbahir Kalesinin karşı kıyısında, Sarıçay’ın yanı başındaki düzlükte yer almaktadır. Kale, yaklaşık olarak 110x160 metre boyutlarında dikdörtgen planlı olup, bir dış sur ve bu dış surun ortasındaki ana kuleden oluşmaktadır. Dış surlar, çok sayıda kule ve burçlarla donatılmıştır. Surların içerisinde iki cami bulunmaktadır; bunlardan ilki, kuzey cephesinin ortasında yer alan kuleye bitişiktir. Caminin minaresi bodur olup üst kısmı yıkılmış, sonraki dönemlerde yeniden yapılmıştır. Diğer cami ise; ana kulenin güneybatı köşesindedir. Bu caminin, kitabesinden 1861-1876 yılları arasında Sultan Abdüllaziz tarafından inşa ettirildiği anlaşılmaktadır. Ana kule 30x42 metre boyutlarında, 20 metre yüksekliğinde ve üç katlıdır.
 
    Dikdörtgen bir plana sahip olan Çimenlik Kalesi (Kale-i Sultaniye)’nin köşelerinde, kuleler yer almaktadır. Doğudaki kulelerden birinin dokuz yüzeyi açıkta üçü duvar içinde olmak üzere on iki köşeli, diğeri ise yuvarlaktır. Batıda yer alan kuleler ise içten yuvarlaktır ve ön kısımları toprak altındadır. Doğuda yer alan köşe kulelerinin arasında iki tane sekiz köşeli küçük burçlar vardır. Kuleler ve burçlar, iki ya da üç katlıdır. Ana kule ile, kule ve burçlar aynı yükseklikte yapılmıştır. Cephanelik yuvarlak planlı, içi 5 metre, duvarı 2.28 metre ölçülerinde olup, avlunun doğu cephesinde yer almaktadır. Kapısının dışında dışa açılan bir penceresi bulunmamaktadır.
 
    Çimenlik Kalesi (Kale-i Sultaniye); Kilitbahir Kalesinin tam karşısında, boğazın en dar yerine İstanbul’un fethinden sonra Fatih Sultan Mehmet tarafından, Yakup Bey nezaretinde, 1462 yılında inşa ettirilmiştir. Kilitbahir Kalesi’nin tam karşısında Sarıçay’ın yanındaki düzlüğe inşa edilen Kale-i Sultaniye, yaklaşık olarak kare planlıdır. Belirli aralıklarla çokgen ve dairesel planlı kulelerle desteklenmiştir. Bir dış kale ve iç kaleden oluşmaktadır. İçerisinde iki cami, bir cephanelik ve koğuşlar bulunmaktadır. Denize bakan kısımları XIX.yüzyılda yıkılarak tabyalar inşa edilmiştir. Şu an askeri müze olarak kullanılan kale sağlam bir şekilde bugünde ayaktadır.
ÇANAKKALE'NİN ÜÇ YAPRAKLI YONCASI: KİLİTBAHİR KALESİ
Çanakkale Boğazı’nın en dar yerinde Çimenlik Kalesi (Kale-i Sultaniye)’nin tam karşı kıyısında bir yamaç üzerinde yer almaktadır. Kilid-ül Bahr Kalesi plan itibariyle, topografyaya uygun bir biçimde yerleştirilmiş ve klasik dikdörtgen yada kare biçimli Osmanlı kalelerinden farklı özellikte inşa edilmiştir. İnce bir dış sura sahip kalenin, iç kalesi üç yapraklı yonca planlı olup ortada bir kule yer almaktadır. Kalenin güney yönünde Kanuni dönemine ait ikinci bir avlu ve en uçta silindirik bir kule bulunmaktadır. Kalenin bütün gücü üç yapraklı yonca biçimdeki bu iç avluda toplanmıştır. Bir yamaç üzerine kurulan kale denize doğru top atışına elverişli bir şekilde yapılmış olup, mazgalları da buna göre yerleştirilmiştir. Kale aşamalı olarak düzenlenmiş olup hisarpeçe düzeneğine sahiptir. Surun dışı bir hendekle çevrelenerek kuvvetlendirilmiştir. Kaleye giriş surların kuzey ve güney tarafındaki kapılardan sağlanmaktadır. Kapılardan geçiş ise hendekler üzerine atılan köprülerle sağlanıyormuş.
 
    Kilitbahir Kalesi (Çimenlik Kalesi) Kale-i Sultaniye ile birlikte karşılıklı olarak İstanbul’un fethinden sonra boğazların denetimini sağlamak amacıyla Fatih Sultan Mehmet’in emriyle Yakup Bey tarafından 1462’de yaptırılmıştır. Kalelerin inşası kısa sürede süratle tamamlanmıştır. Kilitbahir kalesinin inşa kitabesi günümüze ulaşmamıştır. Buna karşılık tarihî kaynaklarda kalenin Fatih tarafından yaptırıldığı kesin olarak belirtilmektedir. Kilitbahir Kalesi planı itibariyle Osmanlı kaleleri içinde özel bir yere sahiptir. Fatih Sultan Mehmet’in geometriye düşkünlüğünün yansıdığı Kale üç yapraklı yonca planı ile kuvvetli bir savunma sitemine sahiptir. Bir dış sur , iç kale ve iç kale içinde birde iç kule yer almaktadır. Konumu itibariyle boğazı ateşe tutabilecek şekilde yerleştirilmiştir. Hisarpeçeye sahip Kaleye Kanuni döneminde ek olarak ikinci bir avlu ve kule inşa edilmiştir. Restorasyon çalışmaları biten kale sağlamlığını korumaktadır.
KUMKALE KALESİ
Çanakkale Boğazı’nın girişinde , Ege denizine bakan yerde Seddülbahir Kalesi’nin tam karşına inşa edilmiştir. Kalenin mevcut halde güney tarafındaki beş kulesi ayaktadır, kuzeye doğru deniz tarafındaki kuleler top ateşi sonucu tahrip olup tamamen yıkılmıştır. Birinci dünya savaşı sırasında tahrip olan kuzey tarafındaki kulelerin yerine savunma amaçlı kullanılan bonetler inşa edilmiştir. On üç tane bonet halen kullanılmaktadır. Kale ana yapısına ek olarak bir cami, bir çifte hamam ve güney kale beden duvarına yapışık bir yeni hamam inşa edilmiştir. Ayrıca kuzeybatıda sahilde küçük bir iskele ve mendirek kalıntısı mevcuttur.
Troia antik şehrine 5 km. uzaklıkta bulunan Kumkale’nin yapımında, Klasik dönem ve Roma döneminde de aktif durumda olan Kestanbol ve Yeniköy ocakları başta olmak üzere yakında bulunan taş ocaklarından sağlanan taşların yanı sıra Troia antik şehri kalıntılarının da kullanıldığı sanılmaktadır. Depremler gibi doğal afetlerin yanı sıra birinci dünya savaşında da ağır tahribata uğrayan kale bir çok kez onarılmıştır. On sekizinci yüzyılda Kumkale, Ege denizine doğru genişlemeye çalışan Rus donanmasını engellemek için Osmanlı kalelerinin güçlendirilmesi amacıyla çağrılan Fransız mühendisler tarafından kapsamlı olarak onarılmış ve yapısal olarak desteklenmiştir. Birinci dünya savaşında Fransız birlikleri tarafından hedef alınan ve tahrip edilen kale yapısının yakınında Eski Kumkale Köyü’nün sivil mezarlığı bulunmaktadır. Şu an Kumkale Köyü kale yapısına 3 km. uzaklıktadır. Ve köyün yakınında deniz ve kara çarpışmalarında ölen askerler için düzenlenen Kumkale Şehitliği bulunmaktadır. Ayrıca Kumkale yakınında Çakaltepe de yapılan Kumkale-Çakaltepe bataryası Birinci Dünya Savaşında kullanılmıştır. Venedik gemilerinin saldırılarına karşı yapılan kale bugün askeri birliğe ev sahipliği yapmaktadır.
SEDDÜLBAHİR KALESİ
 
 
 
 
 
Gelibolu Yarımadası’nın güney ucunda, Çanakkale Boğazı’nın sona erip Ege Denizi’nin başladığı kısımda, Ertuğrul ve Morto Koyları arasında kalan bir burun üzerinde yer almaktadır.Bugün mevcut durumda beş burca sahip olan yapının, kuzey ve batısında bulunan burçların arası içten 136.525 metredir. Kumkale Kalesi ile karşılıklı olarak aynı zamanda IV.Mehmet’in annesi Valide Hatice Turhan Sultan tarafından Venedik saldırılarına karşı boğazın güvenliği için 1659 yılında inşa edilmiştir. 29 Eylül 1915 tarihli “The Illustrated War News” adlı dergide fotoğrafı yer alan, Seddülbahir Kalesi’nden sökülerek İngiltere’ye getirilmiş olan kitabeden anlaşıldığı kadarıyla Kale, H.1303-M.1885 yılında Abdülhamid Han tarafından onarılmıştır. Çanakkale Boğazı’nın Ege Denizi girişinde yer alan Seddülbahir Kalesi kademeli bir plan anlayışıyla, asimetrik bir plana sahiptir. Yaklaşık olarak dikdörtgen bir plandadır. Denize bakan kısmı ortada kırılma yapmaktadır. Kalenin içerisinde bugün mevcut bir yapı yoktur. Birinci Dünya Savaşı’nda büyük ölçüde zarar gören kale harap haldedir.
NARA KALESİ
Çanakkale il merkezine 2 kilometre uzaklıkta Nara Burnu’nda yer almaktadır. Kale, cephane deposu, dış duvar, ana kule kısımlarından meydana gelmektedir. Nara Kalesi 1983 yılında Çanakkale Boğaz Komutanlığı’nca restore edilmeye başlanmış ve aslına uygun olarak 1985’de bitirilmiştir. Kalenin dış surlarının taşları alınarak seviye düşürülmüş, Giriş yer yer yıkılmıştır. Nara Kalesi halen Çanakkale Boğaz Komutanlığı’na bağlı Deniz Birlikleri Komutanlığı’nca iskan edilmektedir. Ana kulenin durumu iyi olup, Çanakkale Boğaz Komutanlığı bünyesinde düzenlenen konferans, tören, toplantı ve bando konserleri gibi ihtiyaçlar için kullanılmaktadır. Bigalı Kalesi’nin tam karşınında bir burun üzerine inşa edilen Nara Kalesi planı ile farklılık gösterir. İç ve dış bükey dış sur ile yarım kubbelerle oluşturulan yaklaşık kare planlı iç kaleden oluşmaktadır. Özellikle iç kale örtü sistemi ile farklıdır. Ortada sekizgen bir ayağa yarım kubbeler bindirilmiş durumdadır. Kale Burun da yer alması nedeniyle boğazın hem Marmara Denizi tarafını hem de Ege Denizi tarafını rahatlıkla görebilmektedir. Bu nedenle önemli bir konuma sahiptir.
BİGALI KALESİ
 
Eceabat-Gelibolu karayolu üzerinde, Eceabat’a 5 km., Bigalı deresinin doğusunda İstanbul yolunun kuzeyinde, Bigalı köyüne 3 km. mesafede yer almaktadır. Düzgün olmayan bir dikdörtgen plana sahip olan kale 56x127 metre ölçülerindedir. Kaleye giriş kuzeydoğu-güneybatı istikametinde birbirine simetrik iki taçkapı ile sağlanmaktadır. Kuzeydoğu ve kuzeybatı köşelerinde dörtgen iki burç bulunmaktadır. Bu dörtgen burçlardan birbirine simetrik alan uzunluğu kenarlar 10,40m. uzunluklarında olup, ortalarında top atışı için kullanılan içe dönük mazgal pencere ile sağ ve sol tarafında ise ikişer tane tüfek atışı için kullanılan dışa dönük mazgal niş bulunmaktadır. Kalenin güneybatı ve güneydoğusunda iki tane silindirik burç bulunmaktadır. Bu burçların yapının tam köşelerine isabet eden dışa dönük mazgal açıklıkları bulunmaktadır. Her iki burçta da üçer tane olmak üzere içe dönük mazgal top mevzileri bulunmaktadır. Bu burçların tam ortalarında hareketli top yuvaları bulunmaktadır. Güney duvarı boyunca uzanan seğirdim yolunun güneybatısı ve güneydoğusunda toplam dört tane olmak üzere gözetleme hücreleri bulunur. Bu gözetleme hücrelerinin üç tanesi bugün hala ayakta iken güneybatı tarafına düşen gözetleme hücresi toprak altında kalmıştır. Kalede mescit, su deposu, tonozlu mekan ve bugün sadece katıntısını gördüğümüz kışla binası mevcuttur. III.Selim zamanında başlayan inşası başlayan kale yapımı II.Mahmut döneminde tamamlanmıştır. XVIII.yüzyılda yapılan Bigalı Kalesi dikdörtgen planlı olup, dört köşede çokgen ve dairesel planlı kulelerle desteklenmiştir. Yapıya iki kapı ile giriş sağlanmaktadır. Kale içinde harp halde bir cami, bir depolu çeşme, karargah binası bugünde görülebilmektedir.     
 
ÇAMBURNU KALESİ
Çanakkale ili, Eceabat ilçesi yerleşim merkezinin 1500 metre (1,5 km.) güneyinde, Çanakkale Boğazı sahilinde, Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Park Müdürlüğü sınırları içinde yer almaktadır. Yapı, yaklaşık olarak 75x50 metre ölçülerinde, dikdörtgen planlıdır. Yapının içinde, deniz tarafında, kademe duvarı toprakla örtülü, üzerine silahların yerleştirildiği (seğirdim yeri) bir yükselti mevcuttur. Kale içinde günümüze gelen tek yapı cephaneliktir. Cephanelik dikdörtgen planlı olup, kalın beden duvarlarına oturan tonoz örtü sistemine sahiptir. Üzerinde koruyucu bir madde kullanılmamıştır. Cephaneliğe giriş güvenlik amacıyla bir koridorla kapatılmış, giriş buradan sağlanmıştır. Yapıda herhangi bir pencere mevcut değildir. Kalenin uzun bir süre kullanılmaması, bakımsız kalması, zayıf malzemesi ve de doğal koşullar hızlı bir tahribata neden olmuştur. Deniz kıyısında olması ve bölgedeki sürekli rüzgar bu tahribatın önemli etkenlerindedir. Abdülhamit döneminde onarımda geçmiştir. 1839-1861 yılları arasında boğazda yeni istihkamlara ihtiyaç duyulmuş ve Sultan Abdülmecid tarafından Çanakkale Boğazı’na Karşılıklı olarak Anadolu yakasında Mecidiye Kalesi, Avrupa yakasında Çamburnu Kaleleri inşa edilmiştir. Bugün Gelibolu Milli Parkı’nın içinde kalan Çamburnu Kalesi dikdörtgen planlı olup, deniz tarafı değirmidir. Kale içerisinde bugün görülebilen harap durumda bir karargah binasıdır. Kale daha çok bir karakol niteliğinde yapıldığından sur duvarını yüksekliği azdır.
MECİDİYE KALESİ
Çanakkale il merkezinde, Nara caddesi üzerinde kıyıda yer almaktadır. Yapı harap durumda olup, günümüzde sadece güney yönde yer alan, yarı dairesel kemerli iki taç kapısı ayakta kalabilmiştir. Planı hakkında çok sağlıklı bir fikir vermemekle birlikte, bugünkü hali ile eski sur duvarları yerine tabyalar yerleştirilmiş olduğu düşünülmektedir. Buna göre bir plandan bahsetmek gerekirse yaklaşık olarak dikdörtgen planlı olduğu ve deniz kıyısı tarafının da dışa doğru kırılma yaptığı söylenebilir. Günümüzde Sultan Abdülmecid ve II.Abdülhamit döneminde inşa edilmiş olan tabyalar, koğuşlar, karargah binası ve diğer birimler mevcuttur. İçerisinde birde su kuyusu ile II.Abdülhamit döneminde yapılmış olan bir çeşme bulunmaktadır.Yapının ilk olarak Bigalı ve Nara Kalelerinin inşaatına mütakib Çamburnu Kalesi ile karşılıklı olarak Sultan Abdülmecit 1839-1861 yılları arasında yapıldığı düşünülmektedir. Çamburnu Kalesi’nin karşısında yer alan Mecidiye(Köseburnu) Kalesi’nden ise günümüze sadece iki kapısı ulaşabildiği için planı hakkında pek bir şey söylemek mümkün değildir. Yapı orijinalliği kaybetmiş olup, bugün görebildiğimiz XIX.yüzyılda inşa edilmiş tabyalardır.
Nazif Cemhan Şen