İstanbul’da yaşayan Güney Yeşil, erken doğum nedeniyle çocukluktan beri böbrek yetmezliği hastalığıyla mücadele ediyor. 4 yıl öncesine kadar ilaçlarla ve tedaviyle idare eden Yeşil, diyaliz makinesine bağlanmaya başladı. İstanbul’da böbrek nakil merkezine başvuruda bulunan Güney Yeşil, nüfus yoğunluğundan dolayı kendisine böbrek çıkmadı.  Sosyal medya üzerinden ÇOMÜ Sağlık, Uygulama ve Araştırma Hastanesi Organ Nakil Merkezi duyan Yeşil, 5 ay önce nakil için başvuruda bulunup sıra beklemeye başladı. Yeşil’e sevindirici haber 12 Eylül’de geldi. Çanakkale Mehmet Akif Ersoy Devlet Hastanesi’nde beyin ölümü gerçekleşen hastanın yakınları organları bağışladı. Uygunluk testlerinin ardından böbrekler 3 saatlik ameliyatla Yeşil’e nakledildi.
BU TİP HASTALIKLAR GENELLİKLE, GENETİK RAHATSIZLIKLARDIR
ÇOMÜ Organ Nakil Merkezi Müdürü Doç. Dr. Cabir Alan,başarılı bir operasyon geçirdiklerini söyleyerek, “Doğuştan gelen böbrek rahatsızlığı nedeniyle yıllardır tedavi görmekteydi.  4 yıl öncesine kadar ilaçlarla ve uygun tedaviyle, diyalize bağlanmadan hayatını devam ettirirken, son dönemlerde böbrek yetmezliği gerçekleşti. Diyalize bağlı kalma ihtiyacı duydu. Güney Bey böbrek nakli için İstanbul’da değişik merkezlere müracaat etti. Ancak İstanbul nüfusu yoğun bir ilimiz olduğu için sıra kendisine gelemedi. Sosyal medyadan merkezimizi duymuş. 5 ay önce merkezimize müracaat etti. İkinci kez böbrek nakli için merkezimize çağırıldı. En son olarak 12 Eylül akşamı Mehmet Akif Ersoy Devlet Hastanesi’nde beyin ölümü gerçekleşen hastanın yakınları organlarını bağışlama kararı aldı. Uygunluk testleri sonucunda böbreğin Güney Bey’e uygunluğu saptandı. O gece 3 saatlik bir operasyonla Güney Bey’e naklettik. Başarılı bir operasyondu. Hiç idrar çıkaramazken şuanda 3 litrenin üzerinden idrar çıkarıyor. Böbrek değerleri de normal insanın olması gereken değerlere yaklaşmış durumda. Birkaç gün içerisinde kendisini taburcu etmeyi düşünüyoruz. Doğuştan gelen böbrek hastalıklarıyla ilgili bahsetmek istiyorum. Bu tip hastalıklar genellikle, genetik rahatsızlıklardır. Tespit edilmesi oldukça zordur. Çoğu zaman tesadüfen ortaya çıkar. Bu tip hastalıkların erken teşhisi için mutlaka yılda bir kere periyodik kan testi yapılması bu tip hastalıkların önünü alınması açısından önemli bir durumdur. Arabayı bile yılda bir kere bakıma götürüyoruz. Bu bizim sağlığımız. Hayatımız için önemli. O yüzden düzenli çekap yapılaması bu tip hastalıkların önünü alınmasında oldukça önemlidir. Güney Beye yeni hayatında, yeni böbreğiyle, sağlıklı, mutlu yaşamlar diliyorum. Organ bağışı konusunda da halkımızı tekrar tekrar duyarlı olamaya davet ediyorum.  Çünkü oldukça fazla organ nakli bekleyen hastamız mevcuttur. Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre 30 binin üzerinde organ bekleyen hasta mevcut. Bunların yarısı maalesef organ bekleme sırasında hayatını kaybetmekte. Bu hastalarımız için hayatta tutunmanın tek yolu organ nakli ve organ bağışıdır” ifadelerini kullandı.
HAFTANIN 3 GÜNÜ ÖLÜ GİBİ GEÇİYOR HAYATIMIN
Güney Yeşil yaklaşık 5 yıldır böbrek hastası olduğunu söyleyerek, “Doğuştan gelen bir hastalık. 5 yıl önce askerdeyken öğrendim. Erken doğumdan oluşan bir hastalık bu. 4 yıldan beri makineye bağlanıyorum. Haftanın 3 günü ölü gibi geçiyor hayatımın. Ne tatil, ne oyun, ne gezme hiçbir şey yapamıyorum.  Genç yaştayken bu hastalığa yakalanmam biraz kötü olabilir ama ben bunu yeneceğim dedim. İstanbul’da 4-5 sene kadavra için uğraştım. Büyük şehir olduğu için, çok insan olduğu için kadavra biraz daha İstanbul’da zor çıkıyor. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’ni sosyal medyada birkaç hastanın tavsiyesiyle öğrendim. Bundan 6 ay önce geldim. 1 ay sonra kadavra çıktı. Kan uyuşmazlığından dolayı vermediler. 2 ay sonra tekrardan geldim. İzmir’e gidip kan testlerimi orada yaptım. Buraya son 10 dakika kala yetiştim. Nakilden 2 hafta önce dedemi rüyamda görmüştüm. ‘Torun sabrettin çok az kaldı. Güzle günler yakın. Artık sende tatile gideceksin gençler gibi, eğlenebileceksin, gezebileceksin. Diyalizden sonra ölü gibi yaşamayacaksın’ dedi bana. Ve buraya çağırdılar. Şuan gayet iyiyim. 3 yıl boyunca idrar çıkaramamak çok kötü bir şey. İdrar diyip geçmeyin. Gerçekten sağlığınıza dikkat edin. Sağlıksız yaşam resmen ölü gibi geçiyor. Bu hastalıktan dolayı 2 yıldır evliliğimi erteliyorum. Evlenemiyorum, çalışamıyorum. Geldim buraya nakilimi oldum şuan gayet iyiyim. Organ bağışı içinde sizden tek isteyim. Organlarınızın öldükten sonra toprağın altına çürüyüp gitmesine izin vermeyin. Eskiden bu hastalık yaşlılar içinde şimdi artık gençler için geçerli. Yediğiniz şekerden,  tuzdan olabilir. Bunlardan da uzak durun. Öldükten sonra çürüyüp gitmesine izin vermeyin. İnşallah kimse bu hastalığa yakalanmaz.  Organ bağışı yapın.  Su içmek hayatta en önemli olaylardan biri. Ben diyaliz zamanında 3.5-4 yıldan beri sadece haftada 3 gün kana kana olmasa bile 2-3 bardak su içebiliyordum. Diğer günler sıvı tüketimi çok çok azdı. Artık ciğerlerim. Böbreklerim ve diğer organlarım zarar göremeye başladı sıvı alamadığım için. Su, çorba şeker, tuz kullanamıyorduk. Zaten tuz ve şeker kullanmayın. Böbrektin düşmanları onlar. Su ve idrar insan için gerçekten çok önemli. İçinizde  olan bütün fosfor, kalsiyum, potasyum, atmanız gereken bütün pislikleri idrar yoluyla atıyorsunuz.  İçebildiğinizden daha fazla su içmeye çalışınki vücudunuz çalışsın. Diyaliz günlerinde su içmediğim zaman haftanın 3 günü giriyordum. 4-5’inci gün kalbim sıkışmaya başlıyordu. Nefes darlığı, ciğerlerim artık şişmeye başlıyordu. Çünkü sıvı tüketemiyorsun, vücut yorgun oluyor” ifadelerini kullandı.
 
Nazif Cemhan Şen