Kirazlı’daki altın madeni arama alanın bulunduğu bölgeye bir süre önce çadırlar kurularak eylemler başlatıldı. İlk olarak daha çok Çanakkaleli çevreciler, maden aramayı durdurmak için eylem yaptıklarını açıkladılar. Küçük olan gruba birden yenileri eklendi. Yenilerinin eklenmesi ile buradaki eylemler amacın dışına çıktı. Daha çok şehir dışından gelen gruplar, resmen buradaki eylemcilere öncülük etmeye başladı. Hatta daha önce İstanbul’daki eylemlere katılanların da buraya gelerek çadır kurdukları belirtilmişti.
Özellikle marjinal grupların gelmesi ile buradaki eylemler de amacını aştı. Çevre üzerinde siyaset yapılması ile bir çok kesimin tepkisini de çekti. Özellikle yalan bilgiler kullanılarak sosyal medya üzerinde prpaganda çalışması yapan grup, bir süre sonra kendi içinde ayrışmaya başladı. Marjinal grupların çevre üzerinde başka amaçlara hizmet etmesi diğer yerli çevrecilerin tepkisini çekti. Bu gruplara ilk tepkiyi gösteren ise Pikamp Grubu oldu.
 
Çadır eylemlerini başlatan Çanakkale merkezli PİKAMP grubu, 4 çadırla başlattıkları mücadelede 26 Temmuz'da su ve vicdan nöbetine dahil olduklarını belirten grup üyeleri, eylemlerin amacın dışına çıktığını belirterek bölgeden ayrıldıklarını ifade etti. Grup ardından “Nöbetteki 3.günümüzde ilk astığımız afiş 'Biz halkız, siz’ pankartıydı. Bu inançla çıktığımız nöbetin ikinci afişi ise 'Sivil direniş’ oldu. Ve çığ gibi büyüdük. Bugün görüyoruz ki halkın isteğine kulak asmayan, ihtiyaçları karşılayamayan, omuz omuza mücadele ederken halka şeffaf olamayan bir komite ile karşı karşıyayız. Öte yandan halkı siyasi eylem ve söylemlerle bölmeye çalışan, buradaki emekleri sömürüp ikinci gezi olaylarını başlatmak isteyen hiçbir kurum, kuruluş ve STK'yı tanımadığımızı bildirir, amacımızın maden yasasının tekrar gözden geçirilmesi gerektiğine dikkat çekmek olduğu, ağaç katliamının bir an önce durdurulması gerektiği ve Kirazlı'daki bilinmezliklerin bir an önce ortaya çıkarılması olduğunu tüm samimiyetimizle bildirmek isteriz. Topraklarımızın, havamızın ve suyumuzun halk olarak sürekli koruyucusu olacağımızın sözünü veriyoruz. Bugün itibariyle güvenini kaybetmiş bir komiteyle, siyasi söylemlerle nöbeti bölmeye çalışanlarla, kendini halk gibi gösteren provokatörlerle günlük yaşam alanını paylaşmayacağımızı, bu en doğal hakkımız olan direnişimizi legal yollarla dünyaya duyurmaya halk olarak devam edeceğimizi duyuruyoruz. Bundan sonra da herhangi bir siyasi kurum, kuruluşa bağlı olmayan, olsa bile bizi buna sonuna kadar inandıracak, bizlerin de haklı bulduğu her yasal eylemin sonuna kadar arkasındayız” açıklaması yapmıştı.

BELEDİYE SAHİP ÇIKMADI
Bölgede bir süredir kurulan çadırlarda bazı gruplar “Su ve Vicdan Nöbeti” adı altında eylemlerine devam ediyor. Buradaki eylemlere öncülük eden Çanakkale Belediyesi, bu grupların kim olduğu ve belediye ile bağlantısı olup olmadığı yönünde resmi bir yazıya şu cevabı verdi, “İlgili yazınıza konu Balaban mevkiinde ‘Su ve Vicdan Nöbeti’ adıyla bilinen sivil  toplum hareketinin ve bu yerde kurulan çadırların belediyemiz ile ilgisi yoktur. Bu yer belediyemizin yetki alanında değildir.
Çanakkale İli, Merkez İlçesi Kirazlı bölgesindeki metalik madencilik faaliyetlerinin yaşam alanları üzerindeki olumsuz etkilerine ve doğa tahribatına dikkat çekmek üzere Sivil Toplum Kuruluşları ve çevre gönüllüleri tarafından Balaban mevkiinde sürdürülen ‘Su ve Vicdan Nöbeti’ ilgili Sivil Toplum Kuruluşları tarafından koordine edilmektedir.”
Belediye bu grupların kendileri ile bir bağlantısı olmadığını açıkladı. Daha çok şehir dışından gelen kişilerin buradaki eylemleri organize ettiği biliniyor. Hata bazı marjinal grupların da işin içine girerek çevre üzerine ülkeye zarar verdiği konuşuluyor. Hatta bazı terör örgütlerine üye oldukları belirlenen kişiler de eylemlere katıldığı öğrenildi. Geçen süre içinde de bunun örnekleri ortaya çıktı.

KİMLER KALDI
Geçen süre içinde bölgede çadır kuranların birçok çadırlarını toplayarak kamp alanından ayrıldı. Geriye küçük bir grup kaldı. Her kesin merak ettiği ise bu kalan grup kim? Çanakkaleli olan bazı çevreciler bölgeyi terketmesi ile marjinal gruplar kaldı belirtiliyor. Bu grupların daha çok çevre üzerinde siyaset yaparak başta Çanakkale olmak üzere Türkiye’ye zarar verdiği ifade ediliyor.

İbrahim Akın Kazancı