Tevfikiye köyü 2018 Troya Yılı ilan edilmesinden önce . Çanakkale Valiliği ile 21 Kasım 2017 tarihinde imzalanan protokol çerçevesinde Troya dönemini yaşatan atmosferi, binaları, figürleri, tarihi ve mitolojik değerleri ile açık hava müzesi niteliğinde arkeo-köye dönüştürülme kararı alındı.  İmzalanan bu protokolle birlikte bölgenin turizme kazandırılması amaçlandı. Yapılan yatırımlarla Troya efsanesi yeniden ayağa kaldırıldı.  Bu anlamda açılan kurslarla köylülere eğitimler verilerek, turistlere en iyi hizmet verilmesi sağlandı. Çanakkale’de, Troya Antik Kenti’nin UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’ne kabulünün 20’nci yıldönümü dolayısıyla Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından ilan edilen ‘2018 Troya Yılı’ Tevfikiye Köyü’nde büyük değişimi de beraberinde getirdi.
hafta içi her akşam 5’er saat, hafta içi 2 gün gündüz 8’er saat olmak üzere toplam 964 saat eğitim verildi. Temiz Tuvalet ve Hijyen, Girişimcilik, İş Güvenliği ve İşçi Sağlığı, Diksiyon, İş ve Sosyal Hayatta İletişim, Kişisel Gelişim, Meslek Etiği, İngilizce, Turistik ve Hediyelik Eşya Yapımı, Kırsal Turizm Etkinlikleri, Gümüş Kazaz Örücülüğü, Kitre bebek Yapımı başlıklarında düzenlenen kurslara 6 erkek, 64 kadın olmak üzere köy halkından toplam  70  kişi katıldı. Ayrıca köy halkının da katılımıyla köyün peyzaj düzenlemesi kapsamında bitki dikimleri ve boyama etkinliği gerçekleştirildi.
Köy kahvesi, düğün salonu ve sağlık ocağında "Troya 6" dönemi konseptine göre mimari yenileme çalışmaları yapıldı. Köy meydanında yer alan düğün salonu, müze ve kültür sanat merkezine dönüştürüldü. 1895 yılında İntepe/ Erenköy’lü olan Rum bir usta tarafından tamamı Troya Ören Yeri’nden alınan taşlarla inşa edilen tarihi köy camisi yine Troya döneminin doğal taşlarıyla aslına uygun şekilde restore edildi. Geniş Troya ovasına hakim noktada konumlanan ve Troya Meydanı olarak adlandırılan meydan seyir alanı olarak düzenlendi. Bu meydana Troya dönemi kahramanlarının (Sarpedon, Priamos, Paris, Helen, Hektor, Homeros, Akhilleus, Agememnon, Aias,Patroklos, Odysseus) büstleri konuldu. Köy meydanına Atatürk ve Fatih Sultan Mehmet heykelleri yerleştirildi. Köy kahvesinin bahçesinde bulunan bina, Troya evi konseptinde yenilendi. Troya Meydanı ve cami arasında kalan boş alana peyzaj uygulandı ve minyatür bir şelale oluşturuldu. Köy içinde yer alan ve kullanılmayan eski köy okulu pansiyona dönüştürüldü. Pansiyon işletilmeye başladı ve çok sayıda misafir ağırlamaya devam ediyor. Köyün genelinde peyzaj çalışması yapıldı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Ağaç ve Peyzaj A. Ş. tarafından yöreye bağışlanan ve akasya, servi, zakkum, ardıç, çınar, erguvan, gül, hanımeli, yasemin ve sardunyadan oluşan toplam 14 bin 800 adet bitki dikimi yapıldı. Köy kahvesi ve düğün salonunda yer alan tuvaletler yenilendi.
Troya 2018 yılına hazırlanan Tevfikiye köyü, yapılan değişiklilerle Çanakkale turizminin lokomotifi  haline geldi. . Tarihte savaşlar, yangınlar ve depremlerle defalarca kez yıkılıp yeniden kurulan Troya Antik Kenti, yeniden yapılarak turizme kazandırıldı.  Troya Antik Kenti'ne 512 bin 776 ziyaretçi Troya Ören Yeri, 500 bine ulaşan yıllık ziyaretçi sayısı ortalamasıyla hem Çanakkale, hem de Türkiye için çok önemli bir destinasyon merkezi oluyor. Troya Ören Yeri, dünyanın farklı kıtalarından pek çok turistin ilgisini çekiyor. Geçen yıl 269 bin 51 kişinin ziyaret ettiği Troya Ören Yeri, bu yılın ilk on bir ayında 512 bin 776 ziyaretçiyi ağırladı.

TROYA MÜZESİ
Tevfikiye Köyü sınırları içinde yer alan, UNESCO’nun 1998 yılında Dünya Kültür Mirası Listesi’ne aldığı, Troya Antik Kenti girişinde yer almaktadır. 3.000 m2 sergi salonu, 11.200m2 kapalı inşaat alanına sahiptir. İnşasına 2013 yılında başlanılmış, 2015 yılında duran çalışmalara 2017 yılından devam edilmiş, 2018 yılında kapılarını ziyaretçilere açmıştır. Müze ziyareti rampadan inerken başlamaktadır. Rampanın duvarlarında bulunan nişlerde Troya’nın farklı katmanları; mezar taşları, büyük boy heykeller, sahne canlandırmaları ve büyük boy fotoğraflarla anlatılmaktadır. Müzenin giriş alanı olan, Troas ve çevresini konu alan sirkülasyon bandında ise devam eden sergi katları öncesinde ziyaretçiye bir oryantasyon sağlamak amacıyla arkeoloji bilimi; arkeolojik ve arkeometrik tarihleme yöntemleri, “neolitik, kalkolitik, tunç çağı, demir çağı, höyük, restorasyon, konservasyon” gibi terimler şemalar, çizimler, metinler ve interaktif yöntemlerle aktarılmaktadır.

Müzede, Troya ve Troas kentlerinden elde edilen taşınır taşınmaz kültür varlıkları sergilenmektedir. Hâlihazırda Çanakkale Müzesi’nde bulunan eserlerin yeni müzeye taşınması ile kurgulanan müze teşhirinde Blegen kazılarından çıkan ve şu an İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde bulunan Troya eserleri ile ABD’den getirilen Anadolu Medeniyetleri Müzesi’ndeki Troya altınları da getirilerek sergilenmekte olup, yine Homeros ile ilgili sikkeler Troya Müzesinde sergilenme amacıyla İzmir Arkeoloji Müzesi’nden istenmiştir. 


Eserler taş (mermer), heykel, lahit, yazıt, sunak, mil taşı, paleolitik balta ve kesiciler vb., pişmiş toprak seramikler, metal kaplar; altınlar, silahlar, sikkeler, kemik obje ve aletler, cam bilezikler, süs eşyaları, bardak, koku şişeleri, gözyaşı şişelerinden vb. oluşmaktadır. Müze bahçesinde, peyzaj ile birlikte taş eserler de, lahit, sütun, steller, sütun başlıkları vb. bütünlük oluşturacak şekilde sergilenmektedir.

Müzede ayrıca görsel grafik tasarımlarla birlikte diorama (anın veya hikâyenin ışık oyunlarının da yardımıyla üç boyutlu olarak modellenmesi), dokunmatik ekran ve animasyonlarla sergi ile anlatımlar yapılacaktır.
2013 yılında inşasına başlanılan, 90 bin metrekarelik büyüklüğe sahip olan Troya Müzesi, müze teşhir, depolama, idari birimler, sosyal donatı mahalleri ile açık teşhir, peyzaj ve ziyaret alanlarından oluşmaktadır. Müze üç kattan oluşmaktadır. Ziyaretçi her teşhir katına rampadan çıkarak ulaşabilmektedir. Müzenin teşhir alanlarına çıkılan rampanın toplam uzunluğu ise yaklaşık 480 metredir. Troya Müzesi’nde; Homeros’un İlyada Destanı ile tarihe geçmiş Troas Bölgesi’nde iz bırakan Troya ve kültürlerinin yaşamı ve arkeolojik tarihi, kazılardan çıkan eserler aracılığıyla anlatılmaktadır. Ziyaretçiler müzeyi gezerken yedi başlığa bölünmüş bir hikâyeyi takip etmektedirler: Troas Bölgesi Arkeolojisi, Troya’nın Tunç Çağı, İlyada Destanı ve Troya Savaşı, Antik Dönemde Troas ve İlion, Doğu Roma ve Osmanlı Dönemi, Arkeoloji Tarihçesi, Troya’nın İzleri. Müze ziyareti rampadan inerken başlamaktadır. Rampanın duvarlarında bulunan nişlerde Troya’nın farklı katmanları; mezar taşları, büyük boy heykeller, sahne canlandırmaları ve büyük boy fotoğraflarla anlatılmaktadır. Müzenin giriş alanı olan, Troas ve çevresini konu alan sirkülasyon bandında ise devam eden sergi katları öncesinde ziyaretçiye bir oryantasyon sağlamak amacıyla arkeoloji bilimi; arkeolojik ve arkeometrik tarihleme yöntemleri, “neolitik, kalkolitik, tunç çağı, demir çağı, höyük, restorasyon, konservasyon” gibi terimler şemalar, çizimler, metinler ve interaktif yöntemlerle aktarılmaktadır. Bu bölümde Troas, coğrafyası ve arkeolojik kalıntılarıyla genel olarak anlatılmaktadır. Assos, Tenedos, Parion, Alexandria Troas, Smintheion, Lampsakos, Tyhmbria, Tavolia ve İmbros kentlerinin tarihleri, kazıların kısa bilgileri ile pişmiş toprak figürinler, tıbbi aletler, taş ve kemik aletler, mermer eserler, altınlar, pişmiş toprak kaplar, masklar, heykelcik ve kuklalar ile cam eserler yer almaktadır. Her kentin panosunda Troas Bölgesi’nde nerede olduğu işaretlenmekte ve kentin bir görseli yer almaktadır. Zemin katta kentlerin pano üzerindeki tanıtımında eserleri veya adları basitçe açıklamayı hedefleyen, çocuklara yönelik keşif kutuları bulunmaktadır. Dardanos ve Çan Tümülüsleri ile satraplık dönemine tarihlenen Altıkulaç Lahti bu katta yer almaktadır. Dedetepe Tümülüsü bir yansıtmayla yeniden canlandırılırken, Dardanos Tümülüsü’ne interaktif bir ekrandan girilip gezilebilmektedir. Müzenin ilgi odağı olacağı düşünülen Troas Altınları, bu katın merkezinde, özel aydınlatmalı ayrı bir odada sergilenmektedir.  Ayrıca bu kattaki hikâye yazı, resim, çizim ve çeşitli interaktiflerle zenginleştirilmiştir. Serginin bu bölümü Troya’nın Tunç Çağı dönemlerine ışık tutmaktadır. Kronolojik bir sırayla Troya’nın katmanları ve gelişim evreleri anlatılır. Tunç Dönemi zanaatı, gündelik yaşamı, çevre ilişkileri anlatılırken günümüze miras kalan bazı üretim biçimlerine de (kırsalda duvar işçiliği, dokumacılık, çanak-çömlek yapımı ve pişirme yöntemleri) atıfta bulunulmaktadır. Troya’nın Tunç Çağı deniz ticaretindeki öneminin altını çizmek için tasarlanan gemi-vitrin ve geç Tunç Çağı sonunda kentin bir savaşla terk edilmesi hikâyesini temsil eden efektli yansıtma ise serginin çarpıcı bölümlerini oluşturmaktadır. Bu bölümdeki rampada Tunç Çağı ile Klasik Dünya arasındaki geçiş anlatılır. İlk Demir Çağı’nın başında Deniz Kavimlerince istilaya uğrayan Akdeniz ve Anadolu’da Tunç Çağı’nın görkemli krallıkları, Hitit ve Miken Sarayları yıkılmış, Mısır Krallığı zayıflamış ve hakkında az şey bilinen karanlık çağlar başlamıştır. Bu dönemde tamamen terkedilmeyen ve Ege’de ticari ve kültürel alışverişin devam ettiğini gösteren Troya protogeometrik çanak-çömlek buluntuları ile demir aletler bu bölümde sergilenir. Bu katta Arkaik Çağ’dan Doğu Roma İmparatorluğu’na uzanan bir tarihi dönemde İlyada ve Troya Savaşı Destanı’nın bölgedeki sözlü geleneğe, inanç dünyasına, siyasete, mimariye ve sanata yansımaları ele alınır. Troya Savaşı, ozanı, kahramanları, olayları, mekânları; sikkeler, çanak-çömlek ve mermer eserlerle beraber, çizimler, maketler ve dijital programlarla tanıtılır. İlyada’da adı geçen Troas Kentleri’ne (Neandria, Kebrene, Larissa) haritalar, metinler ve eserlerle yer verilir. Troya Savaşı ve Troya’nın yıkılış hikâyesi kapalı bir alanda Attika vazoları ve gölge oyunundan esinlenmiş, dijital efektlerle kurgulanmış 3-4 dakikalık bir animasyonla anlatılmaktadır. Ayrıca Antik Dönemde bölgedeki maddi kültürün gelişim hikâyesini, tarihi olaylar (Xerxes’in Çanakkale Boğazı’nı geçerek Yunanistan’ı istilası, İskender’in Çanakkale Boğazı’nı geçerek Priapos’ta Pers ordusuyla savaşı, Roma imparatorlarının ziyaretleri gibi) çerçevesinde sunar. Bölgede çekim merkezi olan Apollon Smintheus Tapınağı, Assos Athena Tapınağı, Parion, Aleksandria Troas ve Dardanos eserleri yer alır. 1994’te gün ışığına çıkarılan ve Troas’ta Pers hâkimiyetini (ve Troya Savaşı’nın gelişen olaylarını) temsil eden Poliyksena Lahti, Roma imparatorlarının heykelleri ve Parion’da 2012 yılında ortaya çıkarılan Triton (Kentauros) Heykeli bu katta sergilenmektedir. Sergi teması, antik dünyanın mekânsal düzenlemesine (agoralar, forumlar, geniş tapınak avluları vs.) göndermede bulunarak ferah bir gezi güzergahı üzerinde büyük boy eserlerle görselleştirilmektedir. Roma Dönemi ve sonunda büyük bir depremle Hisarlık Tepesi’nde yerleşim bitti. Ancak merkezi su kaynaklarına yakın bölgede Roma sonrası ve Doğu Roma Dönemi’nde yerleşim olduğu bilinmektedir. 17. yüzyıldan itibaren Ege ve Anadolu’ya gelen gezginler Troya efsanesinin geçtiği bu toprakları ziyaret ettiler, onu resmettiler, yeriyle ilgili tahminlerde bulundular. 19. yüzyıla gelindiğinde Ege’de antik döneme duyulan ilgi ve hayranlık ilk arkeolojik kazıların da başlangıcı oldu. Bu katta Doğu Roma Dönemi Troas ve çevresi konulu metin, harita ve görseller ile bu döneme ait heykel, yazıt, çanak-çömlek, haç, küpe gibi eserler bulunmaktadır. Troya ve çevresinde yerleşim, beylikler ve Osmanlı Dönemi’nde devam etmiştir. Bu katta Osmanlı yerleşimlerini, Çanakkale Boğazı’nın Osmanlı Devleti’nin ilk zamanlarındaki önemini anlatan metin, gravür ve fotoğraflar kullanılmış; devam eden çanak-çömlek geleneği, taş işçiliği ve sosyal yaşam taş eserler, sikkeler ve seramiklerle verilmiştir. Ayrıca bu katta 19.yüzyıldan bu yana devam eden kazıların tarihi ve hikâyesi ele alınır. Arkeologların kazı hikâyeleri (Calvert’in Troya civarındaki ilk kazıları, Schliemann’ın “Priamos Hazineleri’ni” kaçırması ve hazinenin 20. yüzyıldaki hikayesi, Dörpfeld’in Troya’daki 46 yapı aşamasını saptaması, 1932-1938; Korfmann’ın Troya Milli Parkı ve Dünya Miras Listesi’ne girmesindeki katkısı ve 9 katmanın yeniden tarihlenmesi 1988-2005 ve son dönem kazıları) anlatılır.

İbrahim Akın Kazancı