AK Parti’nin kendinden önce iktidara gelmiş tüm siyasi partilerden farklı bir yere sahip olduğunu kaydeden AK Parti Gurp Başkanvekili Çanakkale Milletvekili Bülent Turan, AK Parti’nin kuruluş yıldönümüne yönelik mesajında şu ifadelere yer verdi; “Türkiye’de Demokrat Parti 3, Adalet Partisi 2, Anavatan Partisi 2 kez girdiği seçimleri üst üste kazanmışken, AK Parti üst üste girdiği 5 genel seçimden de tüm yerel seçim, Cumhurbaşkanlığı seçimi ve referandumdan da başarıyla çıktı. Hiçbir siyasi partiye nasip olmayacak şekilde 15 yıldır tek başına iktidar koltuğunda oturuyor.
AK Parti, Türkiye’yi tam bağımsız bir konuma kavuşturmuştur.
Geçmiş dönemde Türkiye’yi siyasi partiler değil, bürokrasi, asker, medya, iş adamları yönetiyordu. AK Parti, tüm vesayetleri yıkarak yalnızca milletin hakim olabileceğini ortaya koydu.
AK Parti, yıllardır seslendirilen hürriyet talebini karşıladı. Türkiye’yi özgürleştirdi.
Milletimiz 3 Kasım 2002’de alelade bir seçim yapmadı. Çürümüş bir siyaset yapısını, bir siyasal anlayışı tasfiye etti. Bu siyasal anlayışı tarihin çöp tenekesine yolladı. Kriz üreten, milletin iktidarını vesayetçilere teslim eden siyasetçileri affetmedi.
AK Parti, yeni bir toplumsal sözleşme talebinin ifadesi olarak ortaya çıktı.
1990’lı yılların çürümüş siyaset anlayışı, 2002 seçimlerinde AK Parti’nin iktidara gelmesiyle siyasetten tasfiye edildi. Adaletsiz uygulamalar toplumda büyük bir yıkım yaratmıştı. Ülkemiz gündelik politikaların esiri haline getirilmiş, IMF ve Dünya Bankası’nın kapısında para dilenen bir hale gelmişti. AK Parti, Türkiye’nin sosyolojisini iyi bir şekilde tanıdığını ortaya koydu. Toplumdaki esas talepleri iyi okudu. Adalet ve Kalkınma bunların başında gelmekteydi. Hürriyet ve demokrasi de bu değerlere bağlı olarak AK Parti’nin kurucu değerleri oldular.
AK Parti, yeni bir Türkiye inşa etti.
Bu yeni Türkiye’de haksızlığa, adaletsizliğe, zulme yer yok.Bu yeni Türkiye, herkesin bir arada yaşadığı, milletin geleceğe aydınlıkla baktığı bir Türkiye artık.
AK Parti’nin Türkiye’deki mevcut kalıplara sığacak bir ideolojik yapısı yoktur.
Türkiye’deki mevcut siyasi partiler eskiyi temsil ediyorlar. Değişen dünyanın farkında değiller. Geçmişe saplanıp kalmışlar, dogmatikler. Zamanın ruhunu anlamıyorlar. Zamanın ruhunu anlamayanlar kaybetmeye mahkûmdur. Diğer partiler zamanın ruhunu anlamadıkları için kaybediyorlar. AK Parti ise, zamanın ruhunu temsil eden bir siyasi hareket.
AK Parti, muhafazakâr değerleri çağın diline tercüme etmeyi başardı.
Kadim değerlerimizin çağdaş yorumunu yaptı. Muhafazakârlığın tutuculuk olmadığını, modernliği dışlamadığını ortaya koydu.
AK Parti, küresel değerlerle muhafazakâr değerleri bir sentez haline getirmiştir.
AK Parti, birikimini tarihten alıyor. Bu tarihin içinde; Akif’in bahsettiği Asım’ın nesli var. Necip Fazıl’ın “öz yurdunda garipsin, öz yurdunda parya” dizeleri var. Nurettin Topçu’nun isyan ahlâkı var, maarif davası var. Sezai Karakoç’un Diriliş’i var. Cennetmekân Sultan Abdülhamid Han’ın ufku var. Adnan Menderes’in “Yeter Söz Milletindir!” haykırışı var.
AK Parti’de küresel bir ufuk var.
Kars-Edirne arasına sıkışmışlığı aşmak var. Dünyalı olma hâli var. Batı’nın değerleri olarak vazedilen ama bizim küresel değerler olarak gördüğümüz, medeniyet değerleri olarak gördüğümüz demokrasi, insan hakları, hümanizm var.
AK Parti, sivil siyaset damarının temsilcisidir.
Biz, Terakkiperver’in, Serbest Fırka’nın, Hüseyin Avni’lerin, Ali Şükrü Bey’lerin, Demokrat Parti’nin, Menderes’in, Özal’ın ANAP’ının, Erbakan Hoca’nın içinde yer aldığı vesayetçi devlete karşı millet anlayışını temsil eden damarın temsilcileriyiz. AK Parti, darbelerle, krizlerle yürümesi engellenmiş bu damara yeniden hayatiyet kazandırmıştır.
AK Parti, merkeze karşı çevrenin temsilcisi oldu.
Çevreye karşı merkezin seçkinci bir tarzda şekillenen ve çoğunluğu baskı altına almaya çalışan “ben bilirim”ci, “ben yönetirim”ci tavrına karşı sessin yığınların sesi oldu. Mustafa Kemal’in bahsettiği “Cumhuriyet, bilhassa kimsesizlerin kimsesidir” anlayışı ile bir ülke inşa etmeye çalıştı. Vesayete karşı milleti, devlete karşı sivil toplumu savundu.
AK Parti, esas olarak bir sivil toplum hareketidir.
AK Parti siyaset mühendisliğinin bir ürünü değildir. AK Parti’de bütün toplumsal kesimler kendilerine yer buldular. Cumhuriyet tarihi boyunca mağdur olan bütün toplumsal kesimler AK Parti çatısı altında birleştiler. AK Parti, Türkiye’de kimlik partisi olmayan tek siyasi parti oldu. Başından itibaren bölgesel milliyetçiliğe, dinsel milliyetçiliğe, etnik milliyetçiliğe karşı oldu. Bünyesinde bulunan bütün kesimleri tek bir çatı etrafında birleştirdi.
Tayyip Erdoğan ve AK Parti sadece Türkiye’nin umudur değildir.
Bugün İslâm coğrafyasının her tarafında Tayyip Erdoğan bir kahraman olarak görülüyor. Erdoğan sadece Türkiye’nin değil, dünyanın her yerinde ezilen mazlumların umududur.
AK Parti için dava, bir etnik kesimin davası, bir toplumsal kesimin davası, bir dinsel kesimin davası olmadı.
Bir memleket davası oldu. Cahit Sıtkı’nın “Memleket isterim. Ne başta dert, ne gönülde hasret olsun; Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.” dizelerinde dile gelen şeyler oldu. AK Parti için dava hem Nazım Hikmet’in bahsettiği “güzel günler göreceğiz, güneşli günler” dizelerinde dile getirilen hayal oldu. Hem de Arif Nihat Asya’nın Delikanlım, işaret aldığın gün atandan yürüyeceksin... Millet yürüyecek arkandan! Sana selam getirdim Ulubatlı Hasandan....” diye seslendiği gençlerin davası oldu. En çok da “Zaman bendedir ve mekân bana emanettir” diyen Üstad Necip Fazıl’ın izinde bir dava sürdü.
AK Parti, Türkiye’nin tarihi misyonunu yeniden hatırlattı.
Osmanlı mirasının kültürel ve siyasal ilişkiler bağlarını yeniden inşa etti. TİKA, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı, Yunus Emre Enstitüsü gibi kurumlarla dünyanın dört bir tarafına açıldı. Birlikte tarih yazdığı kardeş milletlerle yeni bir dünya inşa etmenin yollarını aradı.
AK Parti, öğrenilmiş çaresizliği yendi.
AK Parti, milletimize özgüven kazandırdı. Hayal kurmasını unutan bir toplumun yeniden hayal kurmasını sağladı. Bizim hayallerimiz var oldu. Hayal kurduk, hayallerimizi gerçekleştirdik."