FOX TV’nin başarılı ve sevilen Anchorman’i Fatih Portakal İnsan ve Sorgulamak isimli söyleşisini gerçekleştirmek için Çanakkale’ye geldi. Halk Bahçesinde gerçekleştirilen söyleşiye; Belediye Başkanı Ülgür Gökhan ve eşi Hale Gökhan, Belediye Başkan Yardımcısı Rebiye Ünivar, CHP Milletvekili Muharrem Erkek ve çok sayıda milletvekili katıldı. Mesleğe başlama sürecinden bahseden Portakal,genç gazetecilere risk alması gerektiği öğüdünü verdi. Haberleri özgür bırakarak verdiğini dile getiren Portakal, muhabir olarak çalıştığı dönemlerde Çanakkale’ye önceden geldiğini söyledi. Bu sene FOX televizyonunda 5’inci sezonuna başlayacağını kaydeden Portakal, “Farkı hem yönetim kademesinden kaynaklanıyor, hem uluslararası olmasından kaynaklanıyor hem de kişilere verdiği inisiyatiften, özgürlük alanından kaynaklanıyor. Ben 2010 yılında Çalar Saat’e başladığımda Doğan’la nasıl bir Çalar Saat yapalım diye konuştuğumuzda şuna karar verdik. İnteraktif olalım. O zamanlar twitter falan bu kadar yaygın değildi. İnstagram yoktu zaten. Mail üzerinden alışverişler vardı. Twitter yeni yeni başlamıştı. Konuşalım dedik.  Yorum yapabilecek yetkide ve yetkinlikte kendini göremiyordum. Şundan çekinirim hep, ‘İki gün oldu ne ukala adamsın. Ahkâm kesiyor’ hemen denmesinden de korktum. Ali Kırca ile de çalıştım. Can Dündar ile de çalıştım. Uzun bir dönem Mehmet Ali Birand ile de çalıştım. Birçok yetkin isimle çalıştım. Anlatamazsın insanlara bunu anlamak istemezler. Bir taraftan da insanların içine girebileceği bir alan yaratırlar. Muhabirliğin vermiş olduğu enerji ve tecrübe ardından sabah haberlerine başlamanın vermiş olduğu heyecan ve günden güne ekrana biraz daha ısınmak. Isınırken de bir şeylere kafa yormak, ardından seyircinin, sizlerin işin içine girmesi, sizlerin düşüncelerini paylaştırması, sorgulama alanının geliştirilmesini sağlıyor” dedi.
 
Mesleğe yeni başlayan arkadaşlarına risk almaktan korkmayın önerisinde bulunan Portakal, “Benim en sevdiğim özelliğim risk almak. Bu risk sizi daha cesaretli kılıyor. Başarılı da olabilirsiniz, başarısız da olabilirsiniz. Cesaretli olmak istiyorsanız ve önünüzde bazı hedefler de varsa risk almakta her zaman fayda var” dedi.
 
HABERDE FARKIM; SORMAK, SORGULAMAK
 
Ana haber bültenlerini özgür bırakarak verdiğini belirten Portakal, stüdyoda söyleyeceği sözlerine ne olduğunu bilmeden oranın özgürlük alanını tanıyarak kendisinin,  ‘Al arkadaş 45 dakika senin sen bizim haberlerimizi sun. Ama kendi tarzında mutlaka oluştur veya kendi tarzından da ödün verme’ diyen haber genel yayın yönetmeni ile çalıştığı için çok şanlı olduğunu ifade ederek, “Siyaset, ekonomi, Suriye meselesi, Amerika meselesi, muhalefet ne dedi? İktidar ne dedi?  Kim kime saldırdı? Kim kimle kavga etti? Bugün kim öldürüldü? Yarın kim öldürülecek? Terörde ne oldu? Bunları veriyoruz. Bunların dışında sizleri veya bizleri, hepimizi olumlu düşünceye sevk edebilecek haberlere çok fazla rastlanmıyor. Biz o haberleri sizlerle paylaşıyoruz. Sadece benim farkım o haberin dışında bir sosyal medyayı kullanarak gelen mesajları okumak, sorun paylaşmak. Bolca soru sormak ve sorgulamak. Ben bunu yapıyorum. Sorduğum soruları kimi siyaset yapıyorum diye algılıyor. Hayır ben siyasete yapmıyorum. Siz de sosyal medya aracılığı ile soruyorsunuz. Siz ekran başında sorarken, ben kamerada bunları dillendiriyorum. Benim yaptığım bu. O dillendirmemden rahatsız olanlar oluyor. Yapacak bir şey de yok. İktidar muhalefet ayrımı yapmadan söylüyorum. Kimisi bana diyor ki, ‘Hep iktidar partisini eleştiriyorsun. Hayır, ben muhalefeti de eleştiriyorum. Sadece siyasete yönelik eleştirilerim yok. Sosyal hayata yönelik, ekonomiye yönelik, haklara, özgürlüklere yönelik kafama uymayan birçok şey oluyor. Onları paylaşıyorum. O kadar siyasetle iç içe gelmiş insanlar haline geldik ki siyasetsiz bir gündem olmuyor. Ben yaptığım sorgulama ile hem kendimizi rahatlatıyoruz. Hem de insanları rahatlatıyoruz. Geçenlerde bir arkadaşım, ‘ Siz Türkiye’nin oksijen alanısınız’ dedi. Fox’un da olmadığı yerde insanlar seslerini nasıl duyuracaklar. Özellikle görselde çok fazla insan konuşuyor. Yarın ne olur onu da bilmiyorum. Bizler de olamayabiliriz. Kanal der ki, ‘Çok konuşuyorsunuz, rahatsız ediyorsunuz bir şeyleri, birilerini’ çünkü o noktaya doğru gidiyoruz yani tahammülsüzlük noktasına doğru gidiyoruz.
 
FOX’TA HİÇBİR KAMU REKLAMI GÖREMEZSİNİZ
 
FOX TV’de hiçbir kamu reklamının olmadığını belirten Portakal, bunun eleştirel yönleri nedeni ile olduğunu vurguladı. Konuşmayan bir bülten yapılsa kendilerinin de kamu reklamı alacağının altını çizen Portakal, “Kanalın gelirini de artırabiliriz. Hiçbir şekilde bunu gönül rahatlığı ile söylüyorum, 7 yıldır bu müessesede çalışıyorum. Bunun 7 yılının son 6 yılı hep yabancı yöneticiler ile geçti. Bir günden bir güne haber merkezine gelip de ‘ Bu adam bugün çok konuştu. Akışınız nedir akışa bir bakalım. Haber ne var?’ diye geçmişte karışmadı. Ben vicdanımla haber sunmaya çalışıyorum. Kimsenin muhatabı olmadığı için de kimse bana yaklaşamıyor. Öyle bir duvar ördüm ki etrafıma, siyasetçi bir tane dostum yoktur benim. Bir tane var o da benim üniversiteden sınıf arkadaşım. O parasız kaldığım günlerde de bana destek olmuştur. Üniversitedeki o arkadaşlık yoldaşlık bizimkisi. Başka siyasetçi ile diyalogum olamaz. Ne sağından, ne ortasından, ne solundan. Yalnızca kanal gelirlerse çay içeriz, muhabbet ederiz. Odur. Onun dışında siyasetçi ile hiçbir şekilde iktidarı ya da muhalefeti ile dostluk kurmam” dedi.
 
HERKES AYNI DÜŞÜNCEDE OLMAK ZORUNDA DEĞİL
 
Cumhuriyet Gazetesi yazarlarından Nuray Mert’in işine son verilmesi ile ilgili de konuşan Portakal, “Yazdığı iki yazıyı da biliyorum. Biri bütçelerle ilgiliydi. Diğeri de evrim teorisi ile ilgiliydi. İkisine de katılmıyorum ama yazılarını okuyordum. Tatildeyken bir baktım. Nuray Mert işinden olmuş. Çok üzüldüm. Türkiye’de gazetenin görüşü olabilir ama o gazetede farklı insanlar da yazsın. Çeşitlilik orada olur. Demokrasiden, özgürlükten, tahammül ortamından bahsediyoruz ama bu olmaması gerekir. Bu düşünceler farklı olsa da çoğunuz Nuray Hanım’ın görüşlerini benimsemese de gönderilişine de hak verebilirsiniz. Ama ben ülkede hangi tarafta olursanız olun. O tahammülsüzlük havasının, hoşgörüsüzlük havasının en somut örneklerinden biri olduğunu görüyorum. Burada ben neyi sorguladım? Neden hoşgörü ile yaklaşılmıyor. Herkes aynı düşüncede olmak zorunda değil. Uygulamaları zaman zaman neden eleştiriyorum. Aklıma uymadığı, düşünce yapıma uymadığı için eleştiriyorum” şeklinde konuştu.
 
Simge Özden