Sarıçay’ın kenarında bulunan mini tersanede tekne ustalığı yapan Mustafa Büyükböcek,10 yaşından beri bu işin içinde. Babasının mesleğini devam ettirdiğini belirten Büyükböcek, “Okuldan kaçıp babamın yanına tekne yapmaya giderdim’ diyerek, içindeki meslek aşkını anlatıyor. Zamane gençlerinde el işçiliği ile ilgili mesleklere ilginin olmadığını söyleyen Büyükböcek, bu işlerin içten gelmesi gerektiğini 75 doğumlu nesilden sonra tekne ustalarının yetişmediğini belirtiyor. 40 yıldır bu işi yapan bir ustanın daha olduğunu kendisi ile beraber Çanakkale’de iki ustanın bulunduğunu söyleyen Mustafa Büyükböcek, “İlkokuldan mezun olduktan sonra işe babamızın yanında çıraklıktan başladık. Babam yaşlandı, bıraktı. Diğer kardeşlerim de devam ediyor. 4 yıldır Çanakkale’de bulunuyorum. Ben potansiyel gördüğüm için buraya geldim. Türkiye’nin belki de en çok tekne olan yeri burası. Usta sıkıntısı olduğu için burayı tercih ettim” dedi.
 
ÇANAKKALE’DE OLTA AMAÇLI TEKNE İSTİYORLAR
 
Çanakkale’de boğazda olta balıkçılığı olduğundan, olta amaçlı tekne siparişi daha çok verildiğini belirten Büyükböcek, Tekirdağ Şarköy, İzmir, Adalar tarafına da tekne yaptığını söyledi. Tekne yapımına “Ahşap, kestane ve çam ağacı kullanıldığını belirten Büyükböcek, “
En dayanıklı ağaç kestane. Tahtaları Yenice tarafından, Kaz Dağları’ndan temin ediyoruz. Oranın ağaçları güzel ve daha sağlam oluyor” dedi.
 
BAŞKA MESLEK DÜŞÜNMEDİM
 
Hiçbir zaman‘Şu mesleği yapsaydım’ diye düşünmediğini belirten Büyükböcek, ‘Bizim orada yetişen çocukların yüzde 80’i bu işten yetişiyor. Bu işin ana yeri Orta Karadeniz. Eskiden çektirme denilen yük gemileri ahşaptan yapılırmış. Oradan gelen bir gelenek. Bu mesleği devam ettiren yok. 75 neslinden sonra çırak yetişmemeye başladı. El emeğinin yerini sanayiler aldı. Benim oğlum da üniversiteye gidiyor. Gemi İnşaatı Gemi Makineleri Mühendisliği bölümünde okuyor. Gemi ile ilgili bir bölümde okuyor ama merak yok. Türkiye’de genel olarak zanaatkârlık mesleği geri planda. Bizim işimiz el emeği, göz, kafa, beden. Okullarda yetişen çıraklar var. Son yılında stajyer olarak yanıma geliyorlar. Çocuklar bir çivi çakmasını dahi öğrenememişler. Okullarda bazı şeyler öğretiliyor ama daha çok teori kısmı ön planda oluyor. Benim tecrübemle onların 4 yıl okuması bir olmuyor. Çocuklar okuyor ama gerisi gelmiyor. Ben okuldan kaçardım babamın yanına gemi yapmaya giderdim. Çünkü içimde vardı. İçten gelmesi gerekiyor” dedi.
 
TEKNEYİ KAFAMDA ÇİZİYORUM
 
Büyükböcek gemi yapımına ilk olarak omurgadan başladığını; gezi tekneleri, balıkçı tekneleri, ağır balıkçılık yapan teknelerin hepsinin değişik dizaynları olduğunu belirterek, “Artık öğrenmişiz. Her şey kafamın içinde planlanıyor. Dedikleri anda tekneyi kafamda çiziyorum” dedi.
 
 
 
ÇANAKKALE’DE USTA SIKINTISI VAR
 
Profesyonel olarak bu işe ilk olarak 20 yaşında başladığını belirten Büyükböcek, “Türkiye’nin her tarafında yaptığım teknelerim var. Gurbete açıldığım ilk yer Çanakkale. Burayı seviyorum. Ailemle geldim. Bir yıl kendim kaldım, daha sonra ailemi de getirdim. Yerleşmeden önce Çanakkale’yi gezdim, buradaki potansiyeli gördüm. Çanakkale’de yoğun bir iş var ancak usta sıkıntısı var”
 
YERİMİZ TEKNE YAPIMI İÇİN KÜÇÜK
 
Çalıştıkları alanın küçük olduğunu bu yüzden zaman sıkıntılarının olduğunu kaydeden Büyükböcek, “Ben 8–10 sipariş alabilirim ama bunu müşteriye yetiştiremem. Zaman sıkıntısı oluyor. Bir senede 8 tane tekne yapabiliyorum. Yapımı yaklaşık olarak 1,5–2 ay sürüyor. Yapabildiğim kadar sipariş alıyorum. Örneğin bizim oralardan bir tane usta bulup getiriyorum. Yılbaşından beri bu benim beşinci teknem. Geçen sene yanımda iyi bir usta vardı. Senede 8 tane tekne yapmıştım. İki üç kişi ekip olarak çalışsak 10–12 tane yapmış olursun. Bizim orada usta bolluğu olduğu için kendi tersanemizde ayda iki tane çıkarıyoruz. Orada bir kısmımız iskelet kısmını yapıyor. Yeğenlerim de öğrendiler bu işi. Dışarıdan gelen ustalarla beraber çok hızlı çalışıyorduk” dedi. Yer olarak da çok sıkıntı olduğunu kaydeden Büyükböcek, “Aslında bu işi burada yapma işi biraz problemli. Tekne kuracak yerimiz yok. Üç dört tekneyi bir arada kurup yapma şansımız da yok. Bir tanelik yer var. Malzeme kurutmada da sıkıntımız var. Malzeme geldiği zaman yaymamız gerekiyor. Ben burada 11 metreye kadar gemi yapabiliyorum. Daha büyüklerini de yaptırmak isteyenler oluyor ama siparişi alamıyorum”
 
BU İŞTE PARA HARCAMAK SINIRSIZ
 
Yeni bir yere çıkmak için yer araştırması çok yaptığını belirten tekne ustası Büyükböcek, gerekli izinleri alamadığını kaydetti. Kepez taraflarında baktığı yerlerin çocuğunun sit alanı,
konut alanı olduğunu veya imara açıldığını söyleyen Büyükböcek, “Ben bir yıldır iyi bir yer araştırıyorum. Burası benim değil. Ben yalnızca burada ustalık yapıyorum. Sanayi bölgelerinde yer bulunabilir, ancak oraların da kiraları çok pahalı” dedi. Genellikle balıkçı esnafı ile çalıştıklarını kaydeden Büyükböcek, “Tekneleri uygun fiyatlara yapıyoruz. Çünkü balıkçı esnafı ile çalıştığımız için uygun fiyatlara çalışıyoruz. Gezi amaçlı yat tekneleri olduğu zaman hitap ettiğimiz insanlar zengin kesim oluyor. En büyük sıkıntı yer. En küçük geminin boyutu 6 metre, denize inmesi 30–35 bin lirayı buluyor. Bu işte para harcamak sınırsız. Gemilerin içini otel odası gibi de yapıyorlar. Ne yaparsan oluyor”
 
ÇANAKKALE’YE GELMEDEN ÖNCE İSMİM GELDİ
 
İşini çok sevdiğini ve tutulduğunu belirten Büyükböcek, “Ben Çanakkale’ye gelmeden
ismim gelmişti. Buralara da teknen yapıp göndermiştim zamanında. 2–3 yılda bu civarlarda 20–30 tane teknem oldu. Çanakkale’ye geldiğimi duyanlar ‘Aa Mustafa Usta Çanakkale’ye yerleşmiş’ dediler. Sıcağın gözünde çalışıyoruz. İnsanlara mallarını en iyi bir şekilde teslim etmeye çalışıyoruz. Bütün çabamız bu” diyerek sözlerini noktaladı.
 
Simge Özden
 


Kaynak: Haber Merkezi